Yapay Depremler II: Van Depremi
Tarih: 19 Ekim 2011
Yer: Hakkari/Türkiye
Olay: 24 Mehmetçik şehit edildi. Türk ordusu Irak sınırını geçip operasyona başladı.
(Kaynak: burası.)
Ve...
Tarih: Saldırılardan hemen sonra.
Yer: Terör örgütünün geçtiği yollar ve kampları.
Olay: Hiç kullanılmamış mağra delici bombalar kullanıldı. PKK çok ağır zahiyat verdi. Yönetici kadrosundan kişiler öldürüldü.
(Kaynak: Burdan şeyapabilirsin.)
Basındada yankı bulan olaylardan sonra ve Türk halkının milli beraberlik duygusu harekete geçtikten sonra, durum biraz vahimleşti.
Milliyetçilik duygusu coşan kişiler, Bursa'da Kürt asıllı Türk dükkanlarını ve işyerlerini zarara uğrattı.
(Kaynak: Burdan.)
Ne yapıyorsun sen?
Adam mı oldun?
Çok mu Türk oldun?
Kendine gel.
Bunlar gibi milliyetçiliği bu kadar vahşi bir şey sananlara değinmeden önce, Türkiye'de insanların ağzında dolanan bir söyleme dikkat çekmek istiyorum:
''Kürt.''
''Kürt işyeri.''
''Kürt dükkanı.''
Tebrikler!
PKK'nın işini elinden aldınız.
Hepsi dağdan inebilir, birileri çoktaaan bölmüş ülkeyi.
Neymiş, 24 şehidin içinde 8 tane Kürt varmış.
Yok öyle bir Dünya!
24 şehidin içinde 8 Kürt asıllı Türk var.
Aradaki keskin çizgiyi fark etsin bu büyük hatayı yapan sevgili Dördüncüler.
Banu Avar, Devedjian'a soruyor: Bir Ermeni olarak, Ermeni soykırım iddiaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Devedjian: Ben Ermeni değilim.
Avar: Nasıl olur, siz Ermenisiniz?
Devedjian: Ben Ermeni değilim. Fransa ulus bir devlet. Ben bir Fransız'ım! Fransız'ım!
Avar: Ama ulus bir devlet olan Türkiye'de Kürtlerin kendi kimliklerini öne çıkarması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Devedjian: O başka...
(NOT: Bu ropörtajı biliyorum ancak cümleleri tamamen olduğu gibi aktaramadım, çünkü ropörtaja ulaşamadım. Çok önce Facebook kullanırken bir arkadaşımın sayfasında rast gelmiştim. Genel ağ (internet) üzerinde ise yalnızca yorumlayarak değinilmiş ve asıl cümleler yer almamakta.)
Soylarına laf söylenince hoplayıp zıplayan Ermeni'yi görüyor musunuz?
Kendisine Fransız diyor. Ulus bir devlette yaşıyorum diyor.
Türkiye de ulus bir devlet?
Sevgili Kürt kökenli kardeşlerimden bazıları ise, aynı kültürde, aynı toprakta, aynı danslar ve yemeklerle yüzyıllardır yaşamamıza rağmen kendisini Türk ulusuna, milletine ait hissetmiyor?
Hadi bunu geçiyorum, sevgili bazı Dördüncüler de bu kardeşlerimi ''Kürt'' sıfatıyla çağırarak ayrıştırıyor.
Uyanın!
Bölünüyorsunuz!
Psikolojik olarak, fikirler olarak bölüyorlar sizi!
Selanik göçmeniyim ama bir Yunan değilim!
Bir diğer soykolum ise Bulgar topraklarında ama Bulgar değilim!
Ben ataları Bilecik'e yerleşmiş olan bir Türk'üm!
Hadi ben Türk soyna aitim. Selanik Türk'üyüm. Ama Bosna'dan göç etmiş olan ve hiçbir Türk geni taşımayan arkadaşlarım da kendisine Türk diyor.
Onlara Boşnak diyen yalnızca sensin.
Lazların hepsi, kendisine ''Laz'' değil ''Türk'' diyor.
Onlara Laz diyen yalnızca sensin.
Bazı Kürt kardeşlerim de kendisine Türk diyor, Türkiye'nin ulus bir devlet olduğunun farkında.
Ama onlara da Kürt diyen sensin.
Birilerine hesap sormadan önce, bok atmadan önce; aynaya baksak?
Ve bölmenin hasını kendimizin yaptığını fark etsek?
Bu ülkede Kürt, Bulgar, Boşnak, Çerkez yaşamıyor. Bu ülkede Kürt asıllı, Bulgar asıllı, Çerkez asıllı Türkler yaşıyor.
Tıpkı ABD'de yaşamış olan Alman asıllı Amerikan bilimadamı Einstein gibi yaşıyorlar bu ülkede.
Bu yüzden hem seni, hem Türk basınını, hem de Türk bürokrat ve işveren sınıfını kınıyorum.
Bursa'daki olaylardan devam edecek olursak sevgili Dördüncü,
Yurtdışı kaynaklı yönetildiğini bildiğimiz bu örgüt, halkı bu duruma getirmek için çabalıyor zaten.
Ve milliyetçi geçinen bazı kadim dostçuklarımız ise, milliyetçilik sandıkları bir tepki ile, bu örgütün ekmeğine yağ sürüyorlar.
Şeker şeyler.
Ama bu kadarla da kalmaz.
Anlaşılan o ki birilerine yetmemiş bu kadar karışıklık yaratmak.
Nasıl mı?
Tarih: 23 Ekim 2011
Yer: Van
Olay: 7.2 şiddetinde deprem
Evet sevgili Dördüncü.
Kanımı donduran bu olaylar...çok iğrenç.
Asker haddinden fazla Irak'a girdi.
Türkiye haddinden fazla çemberi gevşetti.
Türkiye haddinden fazla bilinçlenmeye başladı.
Sosyal ağlarda haddinden fazla bilinçli konular konuşulur oldu.
Sosyal ağlardaki kişiler artık Terör haberleri için timsah göz yaşı döküp, duygusal reyting sağlayan kanalların farkında.
Bu kişiler artık tepki veriyor.
Bu kişiler artık ''Diziler kaldırılsın.'' sözünü tartışıyor.
Türkiye yavaş yavaş, şehit haberine üzülüp ardından komedi dizisi ve eğlence programı izlediğinin farkında varıyor.
DUUUU....
derken....
Deprem oldu ve gündemimiz değişti.
Toplum iki seçeneğe zorlandı, Türk karşıtı bölgelere yardım gönderilsin mi gönderilmesin mi?
Allah'tan ''ne kadar yıkanırsa yıkansın, kan ile kan yıkanmayacağının'' farkına vardı ve insani duyguları hayvani duygularını bastırdı.
Yoksa,
Şu masum ve günahsız, belki de geleceğin Kardelen'i olacak olan Azra, onu soğuktan koruyan evinin duvarları altında can verecekti:
Ama o...
Milliyetçiliği katliam ile bir tutmayan abileri/ablaları sayesinde kurtuldu.
Bir süre onların yolladığı tulumları, bezleri giyecek.
Yetim olarak.
Ancak...
Onu bu duruma getiren şerefsizler...
İşte o şerefsizler var ya, bunun bedelini feci ödeyecekler.
Bize bunları yapanlar bedelini mutlaka ama mutlaka ödeyecekler!
21-23 Ekim tarihinden beri gökyüzünde tuhaf hareketler görüyordum.
Bulunduğum ortamdaki bir büyüğümüz, gökyüzünün ne kadar garip olduğunu söyledi.
Etraftaki arkadaşlarım ise bunu esrarengiz kabul etti. Ve havayı çok ''tablovari'' buldu.
Evet, bence de öyleydi.
Ama garipti.
Tabaka halinde bulutlar. Ama yalnızca gökyüzünün yarısında.
Diğer yarısı ise ısrarlı bir güneş ışığıyla, ruhani bir ışıldamaya sahipti. (Güneş sayesinde.)
Bulutların doğrusal bir çizgi halinde, tabakasal görüntüsü beni korkuttu.
HAARP'ın habercisi olan bulutlardı bunlar ve İstanbul semalarında duruyorlardı.
Ve hâlâ da duruyorlar.
Youtube'a da bu konu ile ilgili birkaç izleti düşmüş.
Her ne kadar beni pek tatmin eden çekim açıları olmasalar da, bir bak derim. Youtube'a ''İstanbul HAARP'' yazman yeterli olacaktır.
Ama benim altını çizmek istediğim nokta yabancı kaynaklı bir izleti ve Rusya'nın HAARP'ı denebilecek SURA'nın iyonosfer raporudur.
Bu bilgilere ulaşma isteğimi körükleyen şey ise...
Bir arkadaşımdan edindiğim bilgiye göre Silkroad oyununun sitesinde Türkiye'ye baş sağlığı dilenmesi.
Ama daha da önemlisi
Pıtırcık perimiz Rihanna'nın Türkiye'ye duacı olması:
Hani Türk dizilerinde gönderme yapma taktiği vardir, çok aşina olduğumuz.
Olumlu cümlelerle laf sokma diyelim.
İşte şüphe duymamı sağlayan şey, Dünya'nın her yerinde benzer; hatta daha büyük depremler olurken...Rihannacığımın Türkiye'ye ithafen böyle bir tivit girmesi.
O anda Google'a girdim ama hiçbir şey bulamadım.
Bugün ise yeniden baktığımda, şüphelerimi körükleyen şu izletiye rastladım.
Yabancı kaynaklı olan bu izletinin doğruluğundan ve neci olduğundan haberim yok, araştırmaya henüz fırsatım olmadı ama yine de paylaşıyorum:
Bir oyun mudur, yoksa gerçek midir kesin bir şey henüz söylemiyorum.
Bunu paylaşmami, görüntülerin doğru olduğunu kabul ettiğim anlamına gelmez.
Ancak bu görüntüleri burada yayınlamama gaz veren şey, kuş ölümleri.
Japonya depreminden önce, Dünya'nın hemen her yerinde nedeni bilinemeyen kuş ölümleri yaşandı. Bunlardan biri de Bursa'daki sığırcık ölümleridir hatta.
Birçok teori üretildi ancak kesin laboratuvar tastikli bir rapor çıkmadı.
Ve Van Depremi'nin olduğu gün, 23 Ekim'de, HAARP'ın koluçlandığı Alaska'da ve Alaska'ya en yakın ülkelerden biri olan Kanada'da kuş ölümleri yaşandı.
Binlerce kuş sahile vurdu.
Vikipedi, Kanada'daki kuş ölümlerini yalnızca İngilizce çevirisi bulunan ''Bird Kill'' veritabanına ekledi:
(Referans:"Thousands of dead birds wash ashore at Wasaga Beach", Toronto Star, October 22, 2011, retrieved October 24, 2011)
(Habersel kaynak için: Burası)
Yetmezmiş gibi Rusya'nın HAARP'ı SURA, Van Depremi ile ilgili bilgiler yayınlıyor. Anonim kaynaklardan edindiğim bu görselleri, asıl kaynaklar bana ulaşırsa kaynaklandırarak yayınlayabilirim.
Bakınız iyon değişimleri. Artış gözlemlenmiş. Saate dikkat:
Depremin saatlerinde, iyon dağılımı:
Tüm bu bilimsel verileri de kenara bırakırsak, Siyaset Bilimci Doç.Dr.Birol Ertan da bu depremin yapay olduğunu düşünmektedir.
(Kaynak: Bura)
Bir de yetmezmiş gibi küresel efendilerin basın organlarından biri olan CNN International, depremin ardından Van Gölü'nün taşabileceğini söylemiş. (Kaynak: Bura)
HAARP'ın suları kontrol edebildiğini de unutmadık umarım?
Türkiye tam PKK'ya büyük darbeler vuracakken, askerlerinin büyük kısmını Van'da görevlendirmek zorunda kalmıştır.
Ülkenin gündemi değişmiştir.
Küresel sistemin ekmeğine bir kez daha yağ sürülmüştür.
Kim bilir, belki de HAARP şu an Türkiye'yi bir şeyleri yapmak ve yapmamasını sağlamak için tehdit etmektedir?
Ama bizler bunları öğrenip, geğirelim. Malum, hazım sonucu.
Açalııım bir yetenek programını, açalııımmm bir yabancı-haçlı kültürü aşılayan diziyi.
Açalııımm bir vampir serüveninin sayfalarını.
Yazalım Facebook'a ne yaptığımızı, ne yapacağımızı ve kim olduğumuzu.
Zayıf olalım.
Bunca şeyi bilmemize rağmen, beyinsiz gibi davranalım. Sonra gökten zembille yardım inmesini bekleyelim.
Markalaşmanın kölesi olalım.
Sadece susalım.
Bizler zayıflaştıkça, köleleştikçe, sustukça; insanlarımız aynen şöyle ağlasın:
Belki kaybettiği ailesinin acısıyla...
Belki 3 somun ekmeğin hasretiyle...
Ağlasın dursun.
Madem Marmara Depremi'nde ağlayanları unuttun, Van Depremi'nde umutla bakan şu gözleri hatırla:
Vatanın bu masum evladı, dertli geçinen ve feleğin çemberinden geçmiş fahişe/pezevenk edasıyla orda, burda durumlar güncelleyen ergen beyinlere ders olsun.
Ailesine bakan bu sevgili yurttaşım, ölüp ölmeyeceğini düşünerek değil de, ölürse ailesine kimin bakacağı derdiyle öldü belki de?
Lady Gaga'yı ebesine kadar tanımak için araştır ama kültürüne bir şey katacak coğrafya, tarih, hatta matematik formülünü bile araştırmaktan kaçın.
Sonra ''Bu ülke nereye gidiyor?''
Vatan; tivit girmekle, Beğen butonuna tıklamakla, Etkinlik Davetini Kabul Et butonuyla, sayfa beğenmek ile kurtarılsaydı Türkiye cennet olurdu!
Aptal olma, gerçekçi ol.
Yorum Gönder