Hz mehdi hakkındaki Alimlerin söyledikleri
O (Hz. Mehdi (as)), orta boylu ve GÜZEL YÜZLÜ bir gençtir... YÜZÜNÜN NURU, saçının, sakalının ve başının siyahlığı üzerine GÜN GIBI PARLAR ve ona yücelik verir. (Ukayli “En-Necmu’s-sakıb fi Beyanı Enne’l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale’t-Temam ve’l kamal”)
“O genç bir adamdır. Orta boyludur. Güzel yüzlüdür. Saçları, omuzlarının üzerine doğru sarkar. Yüzünün nurları ona azamet verir. Siyah saçlıdır. Siyah sakallıdır.” (Mer’iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi’si “Feraidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar”)
“O (Mehdi), orta boylu ve güzel yüzlü bir gençtir. Saçları, omuzlarının üzerine sarkar. Yüzünün nuru, saçının, sakalının ve başının siyahlığı üzerine gün gibi parlar ve ona yücelik verir.” (Ukayli “En-Necmu’s-sakıb fi Beyanı Enne’l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale’t-Temam ve’l kamal”)
O ((HZ. MEHDİ (A.S.))YEŞİL GÖZLÜ (AYNU’L HADRA’), HİLAL KAŞLI, KALKIK BURUNLU, SIK SAKALLI, SAĞ YANAĞINA DOĞRU SAKALSIZ BİR GENÇTİR.
(Mehdi ile ilgili gelen haberler, (Nurul Ebsar)Ehl-i Beyt & Oniki İmam, Kutuplar ve Mezhep İmamlarının Menkıbeleri Şeblenci (1250),Tercüme: Saim Güngör, (Pamuk Yayıncılık Nisan 2004 Cilt: 628 77 93) s. 588-589
(Mehdi ile ilgili gelen haberler, (Nurul Ebsar)Ehl-i Beyt & Oniki İmam, Kutuplar ve Mezhep İmamlarının Menkıbeleri Şeblenci (1250),Tercüme: Saim Güngör, (Pamuk Yayıncılık Nisan 2004 Cilt: 628 77 93) s. 588-589
Hz. Mehdi(As)’In Burnunun Orta Bölümünde Belli – Belirsiz Bir Çıkıntı Vardır
“HZ. MEHDİ (AS)’IN) Saçı sıktır, alnı geniştir ve alnında hafif içbükeylik vardır.TAM KÖPRÜ BÖLÜMÜNDE ÇOK KÜÇÜK BİR ÇIKINTISI VARDIR…”
(Bihar-ül Envar, c. 13)
Hz. Mehdi (As)’In Cilt Rengi, Kırmızı Ile Karışık Beyazdır
Rengi ARAB RENGİDİR.
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 24)
“(HZ MEHDİ (AS)) …MECZUM (HAFİF SAKALLI), KEVSEC (SAKALI YANLARDA AZ, AŞAĞI TARAFI İSE YANLARINA NAZARAN DAHA UZUN AMA DÜZELTİLMİŞ ŞEKİLDE)… BİR ADAMDIR…”
(Fetava-i Hadîsiyye, Ebü’l-Abbas Şehabeddin Ahmed İbn Hacer el-Heytemi – 41)
(Fetava-i Hadîsiyye, Ebü’l-Abbas Şehabeddin Ahmed İbn Hacer el-Heytemi – 41)
EY İNSANLAR, MEHDİ'NİN ÇIKIŞI İLE MÜJDELENİN. Çünkü AIlah'ın vaadi gerçektir, boşa çıkmaz. O'nun hükmü geri çevrilmez. O, her şeyi hikmet üzere yapar ve her şeyi bilir. Allah'ın fethi yakındır.(Yenabiu'l-Mevedde, sf. 440)
HZ. MEHDİ (AS)'NİN ALNINDA BİR İZ (YARA İZİ) VARDIR
Humrân bin A'yân der ki, İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam'a şöyle arzettim: "... (Hz. Mehdi (as)'nin) ALNINDA İZ VARDIR, yüzünde ise ben." (Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 252)
Humran bin A'yân der ki, İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam'a: "... (Hz. Mehdi (as)'nin) ALNINDA İZ VARDIR, yüzü güzellerin evladıdır. (Yani yüzü güzeldir)..." (Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 252-253)
Ebu Basir der ki: İmam Muhammed Bakır veya Cafer-i Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: "Ey Ebu Muhammed! Kaim'in (Hz. Mehdi (as)) iki alameti (veya alametleri) vardır. BAŞINDA bir ben ve BİR İZ VARDIR... (Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 253)
Humrân bin A’yân der ki:
İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam’a şöyle arzettim: … ALNINDA İZ VARDIR, yüzünde ise ben.
(Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 252)
HZ. MEHDİ (AS)'NİN İKİ KAŞI ARASINDA KÜÇÜK BİR ÇUKUR VARDIR
Hz. Mehdi (as)’nin… İKİ KAŞ ARASINDA KÜÇÜK BİR ÇUKUR VARDIR… (Bihar-ül Envar, Cilt:13, Sayfa: 243, Farsça tercüme)
Peygamberimiz (sav)’den rivayet edilen hadiste Hz. Mehdi (as)’nin iki kaşı arasında (TEK ÇİZGİ HALİNDE) DOĞAL BİR KAŞ ÇATMA ÇUKURU olduğu bildirilmiştir
Kimin Dost Kimin Düşman Olduğunu Hemen Anlar HZ. MEHDİ (A.S.) HER GRUBUN GİZLİ PLANLARINDAN HABERDAR OLACAK VE PLANLARINI KENDİLERİNE SÖYLEYECEK. HZ. MEHDİ (A.S.), BAKMASIYLA DOST VE DÜŞMANINI TANIYACAK. (İrşad (Şeyh Müfid), s. 365-366)
“Talikan’a (Afganistan’a) yazık oldu. Şüphesiz Allah Teala’nın orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır. Orada Allah’ı hakkıyla bilen insanlar vardır. Onlar ahir zaman Hz. Mehdi (a.s.)’sinin yardımcılarıdır.”
(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 59)
Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir. Bir dizideki boncukların artarda kopması gibi.
(Ramuz-El Ehadis, 277/6; Camiü’s-Sagir, 3/167)
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“… eskimiş ipi kopan bir kolyenin taneleri gibi birbiri ardına gelen alâmetleri beklesinler.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî.
“… eskimiş ipi kopan bir kolyenin taneleri gibi birbiri ardına gelen alâmetleri beklesinler.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî.
Ashâb-ı Kütüb-i Sitte'den İmam-ı Hâkim'in "Müstedrek"inde ve Ebu Dâvud'un "Kitab-ı Sünen"inde, Beyhaki "Şuab-ı İman"da tahriç buyurdukları (delillere dayanarak ortaya koydukları): "Her yüz senede bir, Cenab-ı Hak bir müceddid-i din (her yüzyıl başında dini hakikatleri devrin ihtiyacına göre açıklamak üzere gönderilen büyük İslam alimi, yenileyici) gönderiyor..." hadis-i şerifine mazhar (sahip, erişmiş) ve mâsadak (belirtilen özelliklere tam olarak uyan) ve müzhir-i tam olan (uyarma görevini tam olarak yerine getiren). (Barla Lahikası, s. 119)
https://www.facebook.com/AbdullahBabam/videos/500406920043438/
"Ebu Basir der ki: İmam Muhammed Bakır Aleyhisselam'ın şöyle buyurduğunu duydum: "Bu GAYBETİN (Mehdi'nin) sahibinde dört peygamberin sünneti vardır:... Dedim ki: "Hz. Yusuf'un sünneti nedir?" Buyurdu ki: "Zindan ve gaybet."...
(Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 190)
(Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 190)
“İnsanlar 1400 senesinde Hz. Mehdi (a.s.)’nin yanında toplanacaklardır.”
(Risaletül Huruc-ül Mehdi, s. 108)
“BENİM ÜMMETİMIN ÖMRÜ 1500 SENEYİ PEK GEÇMEYECEK.”
(Suyuti, el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu, el-havi lil Fetavi, Suyuti. 2/248, tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi. (Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, Kitâbu’l-İlel, sh. 89.)
(Suyuti, el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu, el-havi lil Fetavi, Suyuti. 2/248, tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi. (Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, Kitâbu’l-İlel, sh. 89.)
BU ÜMMETİN ÖMRÜ bin (1000) seneyi geçecek fakat BİN BEŞYÜZ (1500) SENEYİ AŞMAYACAKTIR.
(Kıyamet Alametleri, s. 299) (Celaleddin Suyuti’nin “El-Kesfu Fi Mücazeveti Hazin el-Ümmeti El Elfe Ellezi Dellet Aleyh el-Asar” isimli kitabından nakil)
(Kıyamet Alametleri, s. 299) (Celaleddin Suyuti’nin “El-Kesfu Fi Mücazeveti Hazin el-Ümmeti El Elfe Ellezi Dellet Aleyh el-Asar” isimli kitabından nakil)
“BENİM ÜMMETİMİN ÖMRÜ 1500 SENEYİ PEK GEÇMEYECEK.”
Suyuti, el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu, el-havi lil Fetavi, Suyuti. 2/248, tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi. (Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, Kitâbu’l-İlel, sh. 89
HEM MEHDİLİK İSNADINI HİÇ KABUL ETMEDİĞİMi BüTüN KARDEŞLERİM ŞEHADET EDERLER. Hatta Denizli'deki ehli vukuf (bilgi sahibi Kİşiler) eğer Said mehdiliğini ortaya atsa bütün şakirtleri (talebeleri) kabul edecek dediklerine mukabil (karşılık), Said itiraznamesinde demiş Kİ: "BEN SEYYİD DEĞİLİM MEHDİ SEYYİD OLACAK" DİYE ONLARI REDDETMİŞ... (Şualar, s. 365)
HEM MEHDİLİK İSNADINI HİÇ KABUL ETMEDİĞİMi BüTüN KARDEŞLERİM ŞEHADET EDERLER. Hatta Denizli'deki ehli vukuf (bilgi sahibi Kİşiler) eğer Said mehdiliğini ortaya atsa bütün şakirtleri (talebeleri) kabul edecek dediklerine mukabil (karşılık), Said itiraznamesinde demiş Kİ: "BEN SEYYİD DEĞİLİM MEHDİ SEYYİD OLACAK" DİYE ONLARI REDDETMİŞ... (Şualar, s. 365)
Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar (fikir akımları) var Kİ, herşeyi kendi hesabına aldığı için, faraza (farz edelim) HAKİKİ BEKLENİLEN VE BİR ASIR SONRA GELECEK OLAN O ZAT dahi bu zamanda gelse... (Kastamonu Lahikası, s. 57)
.. MEHDİ, DİNİ PEYGAMBER'İN ZAMANINDA OLDUĞU GİBİ AYNEN UYGULAYACAK. YERYÜZÜNDE MEZHEPLERİ KALDIRACAK. HALİS HAKİKİ DİNDEN BAŞKA HİÇBİR MEZHEP KALMAYACAK. (Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci, Kıyamet Alametleri, sf. 186-187)
"Ebu Basir der ki: İmam Muhammed Bakır Aleyhisselam'ın şöyle buyurduğunu duydum: "Bu GAYBETİN (Mehdi'nin) sahibinde dört peygamberin sünneti vardır:... Dedim ki: "Hz. Yusuf'un sünneti nedir?" Buyurdu ki: "Zindan ve gaybet."...
(Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 190)
(Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 190)
Birincisi: FEN VE FELSEFENİN tasallutiyle (etkisiyle) ve MADDİYYUN VE TABİİYYUN TAUNU, (materyalizm, Darwinizm ve ateizm hastalığı) beşer içine intişar etmesiyle (insanlar arasında yayılmasıyla),
herşeyden evvel FELSEFEYİ VE MADDİYYUN fikrini (materyalizm, Darwinizm ve ateizm gibi Allah'ı inkar eden dinsiz akımları) TAM SUSTURACAK TARZDA imanı kurtarmaktır. Ehl-i imanı dalâletten muhafaza etmek (iman edenleri sapkınlıktan korumak)... (Emirdağ Lahikası, s. 259)
herşeyden evvel FELSEFEYİ VE MADDİYYUN fikrini (materyalizm, Darwinizm ve ateizm gibi Allah'ı inkar eden dinsiz akımları) TAM SUSTURACAK TARZDA imanı kurtarmaktır. Ehl-i imanı dalâletten muhafaza etmek (iman edenleri sapkınlıktan korumak)... (Emirdağ Lahikası, s. 259)
Ashâb-ı Kütüb-i Sitte'den İmam-ı Hâkim'in "Müstedrek"inde ve Ebu Dâvud'un "Kitab-ı Sünen"inde, Beyhaki "Şuab-ı İman"da tahriç buyurdular: "Her yüz senede bir, Cenab-ı Hak bir müceddid-i din gönderiyor..." hadis-i şerifine mazhar ve mâsadak ve müzhir-i tam olan Mevlâna eş şehir kutbü'l ârifin, gavsü'l vâsilin, varis-i Muhammedi, kâmilü't tarikatü'l âliyye ve-l müceddidiyye Halidi Zülcenaheyn Kuddise sirruhu..." (Barla Lahikası, 119)
BEN, KENDİMİ SEYYİD (Peygamberimiz (sav)'in soyundan) BİLEMİYORUM. Bu zamanda nesiller bilinmiyor. Halbuki AHİR ZAMANIN O BÜYÜK ŞAHSI AL-İ BEYT'TEN (Peygamberimiz (sav)'in soyundan) OLACAKTIR. (Emirdağ Lahikası, s. 247-250)
HEM MEHDİLİK İSNADINI HİÇ KABUL ETMEDİĞİMi BüTüN KARDEŞLERİM ŞEHADET EDERLER. Hatta Denizli'deki ehli vukuf (bilgi sahibi Kİşiler) eğer Said mehdiliğini ortaya atsa bütün şakirtleri (talebeleri) kabul edecek dediklerine mukabil (karşılık), Said itiraznamesinde demiş Kİ: "BEN SEYYİD DEĞİLİM MEHDİ SEYYİD OLACAK" DİYE ONLARI REDDETMİŞ... (Şualar, s. 365)
Madem TAM YÜZ SENE SONRA aynen dört cihette (yönde) tevafuk ederek (tam uyarak) RİSALE-İ NUR ECZALARI (BÖLÜMLERİ) AYNI VAZİFEYİ GÖRMÜŞ... Kanaat verir ki -nass-ı hadis ile (hadisin şüpheye yer bırakmayan ifadesi ile)- Risale-i Nur tecdid-i din (dini yenileme) hususunda BİR MÜCEDDİD HÜKMÜNDEDİR. (Barla Lahikası, s. 121)
O şahs-ı manevinin de bir mümessili (temsilcisi), Nur şakirdlerinin (talebelerinin) tesanüdünden (dayanışmasından) gelen bir şahs-ı manevisi ve o şahs-ı maneviden bir nevi mümessili olan BİÇARE TERCÜMANINI ZANNETTİKLERİNDEN, BAZEN O İSMİ (Hz. Mehdi ismini) O'NA VERİYORLAR. Gerçi BU, BİR İLTİBAS (karıştırma) BİR SEHİVDİR (hatadır yanılmadır)... (Tılsımlar Mecmuası, s. 201)
o zât, bütün ehl-i imanın (iman edenlerin) manevî yardımlarıyla ve ittihad-ı İslâmın muavenetiyle (İslam birliğinin yardımlaşmasıyla) ve bütün ülema ve evliyanın (alimlerin ve velilerin) ve bilhassa Âl-i Beyt'in neslinden (Peygamberimiz (sav)'in soyundan) her asırda kuvvetli ve kesretli (çok sayıda) bulunan milyonlar fedakâr seyyidlerin iltihaklarıyla (Peygamber soyundan gelen fedakar kimselerin katılımlarıyla) o vazife-i uzmayı (büyük görevi) yapmağa çalışır. (Emirdağ Lahikası, s. 260)
"Ta 1371 senesinden sonraki alem-i İslam'ın mukadderatına nazar eden Hutbe-i Şamiye'deki hakikatler... Evet şimdi olmasa da 30-40 sene sonra fen ve hakiki marifet ve medeniyetin mehasini o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş, inşallah yarım asır sonra onları darmadağın edecek." (Hutbe-i Şamiye, 25)
Ümmetin beklediği, ahir zamanda gelecek zatın üç vazifesinden en mühimi ve en büyüğü ve en kıymetdarı olan iman-ı tahkikiyi neşr ve ehl-i imanı delaletten kurtarmak" (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sf. 9)
..Hazret-i Mehdi'nin, o vazifesini bizzat kendisi görmeğe vakit ve hal müsaade edemez. Çünkü hilâfet-i Muhammediye (ASM) cihetindeki saltanatı, onun ile iştigale vakit bırakmıyor. Herhalde o vazifeyi ondan evvel bir taife bir cihette görecek. O zat, o taifenin uzun tedkikatı ile yazdıkları eseri kendine hazır bir program yapacak, onun ile o birinci vazifeyi tam yapmış olacak. Bu vazifenin istinad ettiği kuvvet ve mânevi ordusu, yalnız ihlas ve sadakat ve tesanüd sıfatlarına tam sahip olan bir kısım şakirdlerdir. Ne kadar da az da olsalar, manen bir ordu kadar kuvvetli ve kıymetli sayılırlar." (Emirdağ Lahikası, 259)
Madem tam yüz sene sonra, aynen dört cihette tevafuk ederek Risale-i Nur eczaları aynı vazifeyi görmüş... Kanaat verir ki-nass ı hadis ile-Risale-i Nur tecdid i din hususunda bir müceddid hükmündedir." (Barla Lahikası, 121)
Belalar çoğalacak, halkı öyle ölüm ve katliamlar saracak ki Allah'ın ve Resulullah'ın haremine sığınacaklar. İşte sadece o zamanda (Hz. Mehdi) zuhur edecektir.
(Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 199)
Peygamberimiz (sav) bir hadisinde "Hz. Mehdi ile müjdelenin. O Kureyş'ten ve Ehl-i Beyt'imden bir kişidir." (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Ahir zaman, s.13
Hz. Mehdi hiçbir bidatı bırakmayacak. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)
Mehdi kaldırmadık bidat bırakmayacaktır. Ahir zamanda aynı Peygamber (sav) gibi dinin icablarını yerine getirecektir. (Kıyamet Alametleri, s. 163)
Peygamber Efendimiz (sav)'den rivayet edilen birçok hadiste Hz. Mehdi döneminde yeryüzünün adaletle dolacağı haber verilmektedir:
Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah, benim Ehli Beytimden (soyumdan) bir zatı gönderecek, yeryüzü zulümle dolduğu gibi, o yeryüzünü adaletle dolduracak. (Sünen-i Ebu Davud, 5/92)
Mehdi bendendir, yeryüzü zulüm ve işkence ile dolduğu gibi onu doğruluk ve adaletle doldurur. (Sünen-i Ebu Davud, 5/93)
Bu (Emir) de (Hz. Mehdi) insanlar yeryüzünü daha önce zulüm ile doldurdukları gibi, yeryüzünü adaletle dolduracaktır. (Sünen-i İbn-i Mace, 10/348)
İmam-ı Rabbanî Hazretleri
“Öyle makamlar da vardır ki; cezbe ve sülûk oraya yanaşamaz. Bu son makamlar çok yüksek, pek kıymetlidir. Bu makam Ashab-ı kiramdan sonra, Hz. Mehdi’de görünecektir. Tasavvuf büyüklerinden pek az kimse, bu makamdan haber vermiştir. Bu makamın ilmlerinden, ma'rifetlerinden söyleyen ise yok gibidir. Bu makam, Allahû Tealâ’nın öyle büyük bir ni’metidir ki; dilediği, seçtiği bahtiyarlara nasîb olur. Ashâb-ı kirâm (aleyhimürrıdvân) bu pek yüksek mertebeye,
daha ilk sohbette ayak basardı ve zamanla bu mertebelerde yükselirlerdi.” (1. cilt, 32. Mektup)
“...Peygamberimiz (S.A.V)’in haber verdiği Hz. Mehdi, velâyetin 15 en yüksek derecesinde olacağına göre, o da bu yoldan yetişmiş ve bu yolu tamamlamış ve düzeltmiş olacaktır.” (1. cilt, 251. Mektup)
“...İnşaallah tam bir şekilde Mehdi (A.S) da zuhur edecektir. Bu makamdan haber veren tabakat meşayihi azaldı... O makamın ilimlerinden ve maarifinden kelâm şöyle dursun. İşbu makam, şu âyet-i kerimede mânâsını güzel bulur: “Bu, Allah'ın fazlıdır; dilediğine verir. Allah, büyük fazlın sahibidir." (Cuma Suresi, 4) (Mektubat-ı Rabbani, c. 1, Mektup 32, s. 125)
“Gelmesi vaad olunan Mehdi'nin dahi rabbı (terbiyesine gelen) ilim sıfatıdır. Hazret-i Ali gibi, İsa ile münasebeti vardır. Hazret-i İsa'nın kademi Hazret-i Ali'nin başında olup bir kademi dahi Hazreti Mehdi'nin başındadır.
“...Geleceği vaad edilen Mehdi, velâyetin ekmeliyetini alacaktır. Bu Tarikat-ı Aliyye üzerine gelecek ve bu Silsile-i Aliyye’i tamam ve tekmil edecektir. Nisbet-i Aliyye’nin altında bulunmaktadır. ("Mektubat-ı Rabbani", c. 1, 251. Mektup, s. 550, 554)
“Sonra gelenlere nasıl bu hükmü yürüyebilir ki: Onlar arasında Mehdi (A.S) vardır. Resulullah (S.A.V) Efendimiz, onun kudumünü ve vücudunu müjdelemiş; şöyle buyurmuştur: “O, Allah'ın halifesidir." ("Mektubat-ı Rabbani", c. 1, s. 814)
“İşittiğimize göre, Hz. Mehdi, hükümet sürdüğü zaman, dîni yayarken ve sünneti diriltirken, bid’at işlemeğe alışmış olan Medine’deki âlim, bid’atı güzel saydığı ve ibadet olarak yaptığı için, Hz. Mehdi'nin emirlerine şaşarak (Bu adam, bizim dînimizi yok etti ve milletimizi öldürdü.) diyecektir. (1. cilt, 255. Mektup)
“Öyle makamlar da vardır ki; cezbe ve sülûk oraya yanaşamaz. Bu son makamlar çok yüksek, pek kıymetlidir. Bu makam Ashab-ı kiramdan sonra, Hz. Mehdi’de görünecektir. Tasavvuf büyüklerinden pek az kimse, bu makamdan haber vermiştir. Bu makamın ilmlerinden, ma'rifetlerinden söyleyen ise yok gibidir. Bu makam, Allahû Tealâ’nın öyle büyük bir ni’metidir ki; dilediği, seçtiği bahtiyarlara nasîb olur. Ashâb-ı kirâm (aleyhimürrıdvân) bu pek yüksek mertebeye,
daha ilk sohbette ayak basardı ve zamanla bu mertebelerde yükselirlerdi.” (1. cilt, 32. Mektup)
“...Peygamberimiz (S.A.V)’in haber verdiği Hz. Mehdi, velâyetin 15 en yüksek derecesinde olacağına göre, o da bu yoldan yetişmiş ve bu yolu tamamlamış ve düzeltmiş olacaktır.” (1. cilt, 251. Mektup)
“...İnşaallah tam bir şekilde Mehdi (A.S) da zuhur edecektir. Bu makamdan haber veren tabakat meşayihi azaldı... O makamın ilimlerinden ve maarifinden kelâm şöyle dursun. İşbu makam, şu âyet-i kerimede mânâsını güzel bulur: “Bu, Allah'ın fazlıdır; dilediğine verir. Allah, büyük fazlın sahibidir." (Cuma Suresi, 4) (Mektubat-ı Rabbani, c. 1, Mektup 32, s. 125)
“Gelmesi vaad olunan Mehdi'nin dahi rabbı (terbiyesine gelen) ilim sıfatıdır. Hazret-i Ali gibi, İsa ile münasebeti vardır. Hazret-i İsa'nın kademi Hazret-i Ali'nin başında olup bir kademi dahi Hazreti Mehdi'nin başındadır.
“...Geleceği vaad edilen Mehdi, velâyetin ekmeliyetini alacaktır. Bu Tarikat-ı Aliyye üzerine gelecek ve bu Silsile-i Aliyye’i tamam ve tekmil edecektir. Nisbet-i Aliyye’nin altında bulunmaktadır. ("Mektubat-ı Rabbani", c. 1, 251. Mektup, s. 550, 554)
“Sonra gelenlere nasıl bu hükmü yürüyebilir ki: Onlar arasında Mehdi (A.S) vardır. Resulullah (S.A.V) Efendimiz, onun kudumünü ve vücudunu müjdelemiş; şöyle buyurmuştur: “O, Allah'ın halifesidir." ("Mektubat-ı Rabbani", c. 1, s. 814)
“İşittiğimize göre, Hz. Mehdi, hükümet sürdüğü zaman, dîni yayarken ve sünneti diriltirken, bid’at işlemeğe alışmış olan Medine’deki âlim, bid’atı güzel saydığı ve ibadet olarak yaptığı için, Hz. Mehdi'nin emirlerine şaşarak (Bu adam, bizim dînimizi yok etti ve milletimizi öldürdü.) diyecektir. (1. cilt, 255. Mektup)
Böyle bir cemaat-ı azime (Peygamber Efendimiz (sav)'in soyundan gelen büyük seyyidler cemaati) içindeki mukkades kuvveti tehyic edecek (harekete geçirecek) ve uyandıracak HADİSAT-I AZİME (büyük olaylar) VÜCUDA GELİYOR (meydana geliyor). Elbette O KUVVET-İ AZİMEDEKİ (büyük kuvvetteki) BİR HAMİYET-İ ALİYE (yüce bir gayret) FEVERAN EDECEK (harekete geçecek) ve HAZRETİ MEHDİ BAŞINA GEÇİP, TARİK-I HAK (hak yola) VE HAKİKATE (gerçeğe) SEVK EDECEK. (Mektubat, s. 473)
Seyyid Muhammed Berzenci diyor ki: Mehdi As. gelecektir. Ehli Sünnet vel Cemaatin ittifakıyla kıyametin büyük alametleri, hiç tevilsiz olarak (aynen buyrulduğu gibi) olacaktır."
İbni Cevzi, Tarih isimli eserinde İbni Abbas’dan tahriz etti, O dedi, Peygamber (s.a.v.) buyurdu:Yeryüzüne dört kişi malik olmuştur. İkisi mü’min, ikisi kafirdir. Mü’minler, Zülkarneyn ve Süleyman (a.s.), kafirler ise Nemrud ve Buhtunnasr’dır. Beşinci olarak Ehli Beytim’den birisi gelecek ve O da dünyaya malik olacaktır.
Hz.Mehdi ve Uzaydaki EL
Esma binti Umeys dedi ki: O günün (Hz.Mehdi (a.s)’nin zuhurunun) alameti semadan uzatılmış ve insanların kendisine bakıp durduğu bir eldir. (Celalettin Suyutinin Tasnifinden Hadisler, Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, S. 69)
İşte o zaman (Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru zamanında semadan kendini belli eden bir el görünür.(Celalettin Suyutinin Tasnifinden Hadisler, Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, S. 51)
Nebi olarak gelen peygamberlerin nübüvvet mührü ve Mehdi deki işaret peygamber efendimizin kürek kemikleri arasında bıldırcın yumurtası kadar olan bir yumru idi.
buna nübüvvet mührü denmiştir. Allah tarafından verilen bir işarettir.El müstedrek tarafından Vehb B. Münebbih (Ra. ) dan söyle nakledilmiştir:\” Allah hiçbir peygamber göndermemiştir ki onun Sağ elinde peygamberlik beni (Şamet ün nübüvve) olmamış olsun Ancak bizim peygamberimiz istisnayı teşkil etmiştir. onun peygamberlik beni Sağ elinde değil kürek kemikleri arasındadır.\” Mehdi aleyhisselamda ;Peygamberler\'in alameti vardır. (Kıyamet Alametleri, s. 165/Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 23)Mehdi aleyhisselam da ise NEBİ işareti olarak sağ elinde cok değişik görünümde nebilerden ziyade görülmemiş bir ben olacaktır. mehdiyi gördüğünüzde sağ eline bakınız orada dikkat ceken bir alamet vardır. bunun adı: \”şamet ün nübüvve\” dir. bu benin özelliği ten rengi farkından oluşan ben gibi değildir vücütta cıkan et beni gibi de değildir. dokunduğunuzda bu beni hissedersiniz. küçük bir nişandır Allah tarafından. mehdi cıktığında Şağ eline bakınız
buna nübüvvet mührü denmiştir. Allah tarafından verilen bir işarettir.El müstedrek tarafından Vehb B. Münebbih (Ra. ) dan söyle nakledilmiştir:\” Allah hiçbir peygamber göndermemiştir ki onun Sağ elinde peygamberlik beni (Şamet ün nübüvve) olmamış olsun Ancak bizim peygamberimiz istisnayı teşkil etmiştir. onun peygamberlik beni Sağ elinde değil kürek kemikleri arasındadır.\” Mehdi aleyhisselamda ;Peygamberler\'in alameti vardır. (Kıyamet Alametleri, s. 165/Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 23)Mehdi aleyhisselam da ise NEBİ işareti olarak sağ elinde cok değişik görünümde nebilerden ziyade görülmemiş bir ben olacaktır. mehdiyi gördüğünüzde sağ eline bakınız orada dikkat ceken bir alamet vardır. bunun adı: \”şamet ün nübüvve\” dir. bu benin özelliği ten rengi farkından oluşan ben gibi değildir vücütta cıkan et beni gibi de değildir. dokunduğunuzda bu beni hissedersiniz. küçük bir nişandır Allah tarafından. mehdi cıktığında Şağ eline bakınız
Ebu Nadre (r.a.) dedi ki; Cabir (r.a.)’ın yanında idik, şöyle dedi: “Öyle bir zaman yaklaşıyor ki, Irak ahalisine bir kafiz (ölçek), bir dirhem (bir ağırlık ölçüsüdür) sevk olunmayacak”. Dedik ki: “Bu kimden dolayı olur.” Dedi ki: “Acemler (‘Arap olmayanlar) bunu men’ ederler.” Sonra dedi: “Şam ahalisine bir dinar, bir müdy (kile, bir ölçü birimidir) sevk olunmayacak”. “Bu kimden dolayı olur” dedik. “Rumlar’dan dolayı” dedi. (Et-Tac, Ali Nâsıf el-Hüseyni)
Yorum Gönder