AHİR ZAMAN MEHDİSİNİN ALAMETLERİ
AHİR ZAMAN MEHDİSİNİN ALAMETLERİ - 1
Ali bin Hüsameddin El Muttaki’nin Celaleddin Es-Suyuti’den derlediği hadisler:
“Kitabü’l Bürhan fi Alameti’l Mehdiyy’il Ahir ez zaman”
HZ. MEHDİNİN GELİŞİ ve İDARESİ
· Ümmetim arasında Mehdi gelecektir. Ömrü, kısa olursa yedi, yoksa sekiz, yoksa dokuz sene. Ümmetim Onun zamanında iyi ve kötünün benzeri ile nimetlenmediği bir nimetle nimetlenecek, sema üzerine bol yağmur yağdıracak, arz nebatından hiçbir şey saklamayacaktır.
· Yeryüzüne dört kişi malik olmuştur. İkisi mü’min, ikisi kafirdir. Mü’minler, Zülkarneyn ve Süleyman (a.s.), kafirler ise Nemrud ve Buhtunnasr’dır. Beşinci olarak Ehli Beytim’den birisi gelecek ve O da dünyaya malik olacaktır.
· Dünyadan bir gece bile kalsa, Allah o geceyi uzatır ve Ehli Beytim’den birisi gelerek dünyaya hakim olurdu. Onun adı adıma, babasının adı babamın adına uyar. Daha önce yeryüzü nasıl zulümle doluysa, O, onu adaletle doldurur. Malı seviye üzere taksim eder ve Allah bu ümmetin kalplerine zenginlik verir. Yedi veya dokuz sene kalır. Mehdi’den sonra, (Hz. İsa (a.s.)’ın kırk senelik devrinden sonra) artık hayat yaşamakta, bir hayır yoktur.
· Ümmet bal arılarının beyleri etrafında toplanması gibi Mehdi’ye sığınırlar. O daha önce zulümle dolu olan dünyayı adaletle doldurur, insanlar asr-ı saadet dönemine adeta geri döner, uykuda olan uyandırılmaz ve bir damla bile kan akıtılmaz.
· Ahir zamanda ümmetimin başına, sultanlarından şiddetli belalar gelir, öyle ki yerler müslümanlara dar gelir. O zaman Allah, daha önce zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduran Benim soyumdan birisini gönderecektir. O zaman gök hiç bir yağmur damlasını esirgemeyecek ve yer de bereketlenecektir. O dünyada yedi veya sekiz kalacak, eğer çok olursa dokuz.
· Beni Hak ile gönderen Allah’a yemin ederim ki, şu ümmetin Mehdi’si Hasan ve Hüseyin’dendir. Dünya hercümerc içinde kaldığında, fitneler zuhur ettiğinde, yollar kesildiğinde, bazıları bazısına hücum ettiğinde, büyük küçüğe merhamet etmediği, büyük büyüğe vakarlı davranmadığında; Allah, bu sırada, onlardan düşmanlığın kökünü kazıyarak dalalet kalelerini feth edecek ve evvelce Benim ayakta tuttuğum gibi, ahir zamanda, dini ayakta tutacak, önceden zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduracak birini gönderecektir.
· Vay bu ümmete, o öldüren zalim meliklerden dolayı. Bu zalimler, kendilerine itaat edenler hariç, sessiz mutileri bile korkuturlar. Muttaki mü’min, diliyle taraftar gibi görünse de, kalbiyle onlardan nefret eder. Allah Teala, İslamı aziz olarak iade etmeği dileyince, her inatçı zalimi helak edecektir. O, bir ümmeti, istediğinde, bozulmasından sonra düzeltmeye gücü yeter. Ya Huzeyfe, eğer dünyadan bir gün bile kalsa, Allah o günü uzatır, ta ki Benim Ehli Beytim’den bir kimseyi Melik kılsın ve onun eliyle savaşlar yapsın ve İslamı açıklasın. O vaadinden dönmez ve hesapları seri olarak görücüdür.
· Mehdi ile müjdelenin. O Kureyş’ten ve Ehli Beytim’den bir kişidir. O insanların ihtilaf ve sarsıntılar içinde bulundukları bir sırada çıkar. O, daha önce zulüm ve cevirle dolu olan dünyayı adalet ve insaf ile doldurur. Ondan yer ve gök ehli razıdır. O malı insanlar arasında eşit biçimde dağıtır. Ve Ümmeti Muhammedin kalplerini zenginlikle doldurur ve adaleti onları kaplar. O kadar ki; bir münadiye “Kimin ihtiyacı varsa bana gelsin” diye nida etmesi emir olunduğunda, bir kişiden başka kimse gelmez. O kimse istekte bulunur. O da “hazinedara git sana versin” der. O da “Mehdinin gönderdiğini” söyleyerek hazinedardan gücü yettiğince mal alır, fakat daha sonra pişman olarak, “Ben herkesten daha mı muhtacım ki, kimse gitmedi ben gittim” diyerek, aldığı malı iade etmek ister, o zaman hazinedar şöyle der: “Biz verdiğimizi geri almayız”. Bundan devir altı, yedi, sekiz veya dokuz sene devam eder. Bundan sonraki hayatta ise hayır yoktur. (Hz. İsa (a.s.)’ın kırk senelik devri hariç)
· Biz bir ara Peygamber (s.a.v.)’in yanında iken Beni Haşim’den bir grup genç geldi. Peygamber (s.a.v.) onları görünce gözleri doldu ve rengi değişti. Dedim ki, “ne oldu ki, sevmediğin bir şeyi yüzünüzde görüyoruz.” Buyurdu ki: Biz öyle bir Ehli Beytiz ki, Allah bizlere dünyayı değil ahireti seçti. Muhakkak ki, Benden sonra, Ehli Beytim bela ve mihnetlerle karşılaşacaklar ve sürgüne maruz kalacaklardır. Şark tarafından siyah bayraklı bir kavim gelinceye kadar… Bunlar Hakkı isterler verilmez. Çarpışırlar, muzaffer olurlar, istedikleri verilir. Fakat o Hak, Ehli Beytim’den birisine verilmedikçe kabul etmezler. O (Mehdi) arza sahip olur ve kendisinden önce baskı ve zulümle dolu olan arzı adaletle doldurur. Sizden O’na kim yetişirse, kar üzerinde sürünerek dahi olsa gelsin, O’na katılsın. Zira O Mehdi’dir.
HZ. MEHDİ ZAMANINDAKİ BOLLUK
· Ahir zamanda fitnelerin zuhuru sırasında, zaman kesintiye uğradığında, bir Emir olur ki O’nun insanlara ilk ihsanı, kendisinden sadaka kabul edecek olan kimselerin olmaması kaygısı ile kendisine gelen kimsenin kucağına taşıyabileceği kadar bol mal vermesidir. Bu mal insanlara ferahtan isabet eden şey sebebiyledir.
· Mehdi geldiği zaman malı çok verir. Çalışanlara disiplinli davranır, miskinlere merhamet eder.
· Ümmetim arasında Mehdi çıkacak, eğer kısa olursa yedi, yoksa dokuz. O zaman ümmetim, asla benzeri görülmemiş şekilde, bolluk içinde nimete kavuşacaktır. Yeryüzü yenecek şeylerini verecek, onlardan hiçbir şey saklamayacaktır. O gün mal hakir olur. Bir adam kalkar ve “Ey Mehdi bana ver, bana ver” der. O da, onun taşıyabileceği kadar elbisesine doldurur.
· Mehdi’nin zamanında, küçükler keşke ben büyük olsaydım, büyükler de keşke ben küçük olsaydım diye temenni ederler.
Hz. MEHDİNİN NESEBİ
·
· Ehli Beytimden bir adam idareyi ele alır. Onun ismi ismime uyar.
· Mehdi Benim soyumdandır ve Fatıma’nın evladındandır.
· Biz Abdülmuttalip’in evladından yedi kişi, Cennetin efendileriyiz. Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi.
· Mehdi, bizden Ehli Beyttendir. Allah O’nu bir gecede olgunlaştırır.
· Hz. Ali sordu: “Ya Resulüllah (s.a.v.) Mehdi bizden Al-i Muhammed’den mi, yoksa bizim gayrımızdan mı?” Buyurdu ki: Hayır, bilakis bizdendir. Allah bu dini nasıl Bizimle başlatmışsa Onunla sona erdirecektir. Ve onlar Bizimle nasıl şirkten kurutulmuşlarsa, Onunla da fitneden kurtulacaklardır. Allah Bizimle, insanların nasıl şirkten kurtararak, onların kalplerine ülfet ve muhabbet yerleştirmiş ve din kardeşi yapmışsa, Mehdi ile fitne adavetinden kurtaracak ve kardeş yapacaktır.
Hz. MEHDİNİN VASIFLARI
· Eğer dünyadan bir gün bile kalsa, Allah, ismi Benim ismime, ahlakı Benim ahlakıma uyan ve künyesi de Ebu Abdullah olan bir adamı gönderecektir.
· Ehli Beytimden ismi Benim ismim, ahlakı Benim ahlakım olan bir evladım çıkacak ve daha önce zulümle dolu olan dünyayı, O adaletle dolduracaktır.
· Ben Mehdi’yi Peygamberlerin sahifelerinde şöyle bulurum. Mehdi’nin amelinde ne zulüm ne de ayıp yoktur.
· Mehdi Bendendir. Kemer burunlu ve açık alınlıdır. Zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduracak ve yedi yıl malik olacaktır.
· Mehdi’nin kaşları ince, yüzü parlak ve gözlerinin siyahı büyük olacaktır. Hicaz’dan gelip Şam’dan minbere oturduğunda 40 yaşında olacaktır.
· Sizinle insanlar arasında dört sulh anlaşması olacak, dördüncü sulh, Heraklius ehlinden bir adam vasıtası ile olur ve bu yedi yıl devam eder. Bir adam “Ya Resulullah (s.a.v.) O gün insanların imamı kimdir?” dedi. Buyurdu ki: Evladımdan kırk yaşındaki “Mehdi”’dir. Yüzü parlayan yıldız gibi, yanağında siyah bir ben vardır, üzerinde kutvani iki aba bulunur. Tavrı beni İsrail ricaline benzer.(Heybetlidir). Hazineleri çıkarır ve şirk beldelerini fetheder.
· Yemin ederim ki Allah Benim soyumdan bir adam gönderecektir. Onun dişleri aralıklı ve alını geniştir. Yeryüzünü adaletle dolduracak ve malı bol bir şekilde dağıtacaktır.
· Resulullah (s.a.v.) Mehdi’yi anlattı, dilinde pelteklik olacağını ve kelimeyi telaffuz ona zor geldiğinde sağ elini sol uyluğuna vuracağını söyledi ve ismi ismim, babasının adı Babamın adıdır buyurdu.
·
· Mehdi, gerges kuşunun kanadı ile titremesi gibi, Allah’dan çok korkan bir kimsedir.
· Mehdi’nin doğum yeri Medine’dir, Peygamber (s.a.v.)’in Ehli Beytindendir. İsmi Peygamber (s.a.v.)’in ismidir. Hicret edeceği yer Beytül Makdis (Kudüs)’dir. Sakalı sıktır, gözleri sürmeli olacaktır. Dişleri parlaktır, yüzünde bir ben vardır. Omuzunda Peygamber (s.a.v.)’in alameti vardır. Peygamber (s.a.v.)’in yünden bayrağı ile çıkacaktır. O bayrak dört köşeli olup dikişsizdir ve rengi de siyahtır. Onda bir hilal bulunur. O Resulullah (s.a.v.)’in vefatından beri açılmamış olup Mehdi çıkınca açılacaktır. Allah üçbin meleği Mehdi’ye yardım için gönderecek ve melekler O’na muhalefet edenlerin yüzüne ve arkasına vuracaktır.
· O, yaşı otuz ile kırk arasında (kırk yaşında) olduğu halde gönderilecektir.
· Mehdi, insanlar arasında otuz dokuz yıl bekler. (Kırkta çıkar). Küçükler büyük, büyükler de küçük olmak temennisinde bulunur.
· Mehdi Benim evladımdan bir adamdır. Rengi Arabi, cismi İsrailî cismidir. Sağ yanağında parlayan yıldız gibi bir ben bulunur. Evvelce zulümle dolu olan yeryüzünü adaletle dolduracaktır. O’nun hilafeti döneminde yer ve gök ehli, havadaki kuşlar bile O’ndan razı olacaktır.
HZ. MEHDİNİN ZUHURUNDAN ÖNCEKİ ALAMETLER
· Benden sonra fitneler görülecektir. O fitnelerden biri de “Ahlas” (Deveçulu) fitnesidir. Orada harp ve hicretler olur. Sonra ondan daha şiddetli bir fitne olur, ha kesildi denirken, sonra daha da devam eder ve fitnenin girmediği hiç bir ev ve dokunmadığı hiçbir müslüman kalmaz. Bu hal soyumdan bir adam çıkana kadar devam eder.
· Başlangıcı çocuk oyuncağı gibi basit olan, fakat bir tarafta sükunet bulsa da, diğer tarafta genişleyerek devam eden ve ancak semadan bir münadinin üç defa “Uyanın, falan Emir sizin gerçek emirinizdir” deyinceye kadar sona ermeyen fitneler görülür.
· Tozlu, dumanlı karanlık bir fitne görülecek, bunu diğerleri takip edecek, tabi. Ehli Beytimden kendisine Mehdi denilen bir zat çıkıncaya kadar. Şayet O’na yetişirsen, O’na tabi ol ve hidayete erenlerden ol.
· Bir fitne görülür, bunu diğer fitneler takip eder ve birinciler sonuncuların kılıçla çatışmaya dönüşünü kamçılar ve bundan sonra bütün haramların helal sayılacağı bir fitne gelir. Sonra da hilafet, yeryüzünün en hayırlısı olan Mehdi’ye evinde otururken gelecektir.
· Bir gün Huzeyfe’nin yanında Mehdi’nin çıktığı söylendi. O dedi ki: Siz, eğer aranızda Hz. Muhammed (s.a.v.)’in ashabı olduğu halde O çıkarsa felah buldunuz. Muhakkak ki O, insanların karşılaştıkları şerler sebebi ile Gaibin (Mehdinin) kendilerine insanların en sevgilisi olmadıkça çıkmayacaktır.
· Kûfe Mescidi’nin Abdullah b. Mes’ud’un evinin tarafındaki duvarı yıkıldığında, o zaman, o kavmin mülkünü kaybetmesidir ve o mülkün zevali sırasında da Mehdi çıkar.
· Açıkça Allah Teala inkar edilmedikçe Mehdi’ye biat edilmez.
· Mısır’da Kureyş’ten bir adam çıkar, çökük burunludur. Mağlup olur ve mülkünü zail eder ve Rum’a kaçar. Onları alıp İskenderiyye’ye getirir ve müslümanlarla savaşır ve ilk melhame bu olur.
· Fitneler dörttür. Bolluk fitnesi, darlık fitnesi keza bir fitne ve altın madeninin zikri… Sonra da Peygamber (s.a.v.)’in soyundan Birisi çıkar ve Allah O’nun eliyle insanların işini ıslah eder.
· Fırat altından bir hazineyi nerede ise ortaya çıkaracak. Kim onda hazır bulunursa ondan bir şey almasın.
· Üzerinde insanların her yüzden doksan dokuzunun öldürüleceği altından bir dağı Fırat ortaya çıkarmadıkça kıyamet kopmaz. Onlardan her birisi “Keşke ben almış olsaydım” diyecektir.
· Fırat altından bir dağı açığa çıkarmadıkça kıyamet kopmayacaktır. O zaman insanlar onun üzerinde savaşacak ve her ondan dokuzu ölecektir.
HZ. MEHDİ’NİN ZUHUR SENESİNİ VEREN ALAMETLER
· Sizinle insanlar (Rumlar) arasında dört sulh olacak, dördüncü sulh, Heraklius ehlinden bir adam vasıtası ile olur ve bu yedi yıl devam eder. Bir adam, “Ya Resullullah (sav) o gün insanların imamı kimdir?” dedi. Buyurdu ki: Evladımdan kırk yaşında Mehdi’dir. Yüzü parlayan yıldız gibidir, yanağında siyah bir ben vardır, üzerinde kutvani iki aba bulunur. Tavrı beni İsrail ricaline benzer hazineleri çıkarır ve şirk beldelerini fetheder.
· Mehdi’nin çıkışından önce, şarktan parlak kuyruklu bir yıldız doğacaktır.
· Beni Abbas’a ait siyah bayraklı bir başka ordu çıkar. Onların sarıkları siyah, elbiseleri beyaz olur. Başlarında Şuayb b. Salih Temimi bulunur. Süfyani’nin ordusunu yenerek Beytül Makdis’e iner. Mehdi’nin saltanatını hazırlarlar. Şam’dan üçyüz kişi de ona yardım eder. Bu ordunun çıkışı ile Mehdi’ye saltanatın teslimi arasında yetmiş iki ay vardır.
· Ramazanda bir seda, Şevvalde bir ses, Zilkadede kabileler arasında savaş olur. Hacılar talana uğrar. Mina’da ölülerin çok olacağı bir savaş olur, öyle ki orada taşları kan gölü içinde bırakacak, kadar kan akar. İnsanlar nihayet Mehdi’ye gelirler ve Rükün ile Makam arasında, kendisi istemediği halde, O’na biat ederler. “Eğer kabul etmezsen boynunu vururuz” derler. Yer ve gök ehli O’ndan razı olur.
· Medine’de büyük bir vakıa olur. Öyle ki yağ taşları kan içinde kalır. Bu olayda bir kadının öldürülmesi, bir kırbacın sallanması kadar kolaydır. Bu olay Medine’den yirmi dört mil kadar yayılır. Sonra Hz. Mehdi’ye biat edilir.
· Bizim Mehdimiz için iki alamet vardır ki, Allah semavat ve arzı yarattığından bu yana böyle bir şey vaki olmamıştır. Bunlar Ramazanın ilk gecesinde ay, yarısında ise güneş tutulmasıdır. Allah semavat ve arzı yarattığından beri böyle bir şey olmamıştır.
· Mehdi’nin çıkışından önce, Ramazan’da iki kez ay tutulması olacaktır.
· Abbasi, Horasan’a ulaştığı zaman Şarkta boynuz şeklinde bir yıldız çıkar. Bu yıldız, ilk çıktığında Allah Nuh kavmini helak etmiştir. Hz. İbrahim ateşe atıldığında da çıkmıştır. Firavun kavmi yok edildiğinde ve Yahya b. Zekeriya öldürüldüğünde de görülmüştür. Siz o yıldızı gördüğünüzde fitnelerin şerrinden Allah’a sığının. O yıldızın doğması güneş ve ay tutulmasından sonra olacaktır. Sonra fitneler “alaca karga” Mısır’da zuhur edinceye kadar devam eder.
· Semadan bir alamet gördüğünüzde ki o doğudan geceleri doğan büyük ateştir. O zaman insanlar ferahlanacaklar. O alamet Mehdi’nin çıkışı demektir.
· Siz üç veya yedi gün, doğudan bir ateşi gördüğünüz zaman Al-i Muhammed’in çıkmasını bekleyiniz, bir münadi Mehdi’nin ismi ile semadan nida edecek ki, doğuda batıda olan herkes bu sesi işitecek. Öyle ki korkudan, uykuda olanlar uyanacak, ayakta olan çökecek, oturan ise ayağa fırlayacaktır. O sesi işitip de “icabet eden” kimseye Allah rahmet etsin. Zira bu birinci ses Cebrail’in sesidir.
· Semadan bir münadi “Hak Al-i Muhammed’dedir” şeklinde bağırdığı zaman Mehdi (a.s.) zuhur eder, herkes sadece O’ndan konuşur, O’nun sevgisini içer ve O’ndan başka bir şeyden bahsetmezler.
· Semadan bir münadi “Hak Al-i Muhammed’dedir”, yerden de bir münadi “Hak Al-i İsa’nın veya Abbas’ındır” (Ravi burada şüphe etti) diyecektir. Yerden gelen ses şeytanın kelimesi, semadan gelen ses ise Allah’ın yüce kelimesidir.
· Malum ses, Ramazan ayında Cuma gecesinde olursa onu dinleyin ve itaat edin. Eğer gündüzün sonunda olursa, o mel’un İblisin “Falan adam mazlum olarak öldürüldü” şeklinde nidasıdır. Bu sesin amacı, insanları şüphe ve fitneye düşürmektir. O günde niceleri tereddüt ve şaşkınlık içinde kalacaktır. O, birinci sesi Ramazanda işittiğinizde, ondan şüphelenmeyin zira o Cebrail’in sesidir ve bunun alameti Mehdi’nin ve babasının ismini zikretmesidir.
· Güneş alamet olarak doğmadıkça, Mehdi çıkmayacaktır.
· “ Bu işin önünde alametler var mıdır?” –ki Mehdi’nin zuhurunun kastediyor- Dedi ki: “Evet” dedim. “Nedir onlar?” Dedi ki: “Beni Abbas’ın helaki, Süfyani’nin çıkması, Beyda’da batma” Ben yine “Sana canım kurban olsun, bu işin uzamasından korkuyorum” dedim. Dedi ki: “Bu iş tesbih taneleri gibi arka arkaya gelir.”
· Mehdi’nin beş alameti bulunur. Bunlar, Süfyani, Yemani, semadan bir sayha, Beyda’da ordunun batışı ve günahsız insanların öldürülmesidir. (Mina’da hacıların öldürülmesi)
· Günahsız insanlar öldürülmeden Mehdi çıkmaz. Günahsızlar öldürüldüğünde, onların öldürenlere yer ve gök ehli buğz ederler. Mehdi insanlara gelir de onu yeni gelin gibi aşk ve muhabbetle kucaklarlar. O yeryüzünü adaletle ve nefasetle doldurur. Arz nebatatını çıkarır, gökte yağmurunu yağdırır. Ümmetim daha önce görülmemiş biçimde nimetlenir.
· “İnsanlar başlarında bir imam bulunmaksızın Hac ederler.” Mina’ya indiklerinde etrafları, köpeklerin sarışı gibi, sarılıp, kabilelerin birbirine girmesi ile büyük savaşlar olur. Öyle ki ayaklar kan gölü içinde kalır. İnsanlar endişeyle onların en hayırlısına koşarlar. Ve ona geldiklerinde O’nu Kabe duvarına yapışmış ağlar bir halde bulurlar. Peygamber (s.a.v.) buyurur ki: Ben O’nun gözyaşlarını adeta görür gibiyim. O’na “Gel sana biat edelim.” Derler. O ise, “Yazık size, ne kadar söz bozdunuz, ne kadar kan döktünüz.” der ve sonra istemediği halde biatlarını kabul eder. Eğer siz O’na yetişirseniz O’na biat ediniz, çünkü O yerde de gökte de Mehdi’dir.
· Her birisi kendinin Tek Mabud olan Allah’dan, Resul olarak gönderildiğini iddia eden altmış yalancının çıkması.
· Kafirler Arap yarımadasına inerler, ordular düzenlenir, halife öldürülür, dertlerde büyür. Şam surları üzerine bir münadi “Yaklaşan şerden dolayı vay arabların haline” der.
· Şam karyelerinden Haresta denilen bir köyün batması.
· Süfyani’nin ordusunun ve onunla bulunanların Mekke ile Medine arasındaki Beyda’da batması.
· Doğu’dan ayı ışıklandıran bir yıldızın doğması, sonra bu yıldız eğrilir, öyle ki iki ucu birbirine yakın olur veya hemen hemen birleşir.
· Kufe mescidinin, Abdullah İbn Mesud’un evi tarafındaki duvarının yıkılması.
· Fırat nehrinin durdurulması ve onun suyunun Kufe’ye girip şehri harap etmesi.
· Kinde soyundan topal bir adamın, batı tarafından çıkıp zafer bayrakları ile Mısır’ın üzerine galip gelmesi.
AHİRZAMAN MEHDİSİNİN ALAMETLERİ- 2
SÜFYANİ FİTNESİ
· Şam’ın ortasından, adına Süfyani denilen ve kendisine tabi olanların çoğunun Kelb Kabilesinden olacağı birisi çıkar. O insanları öldürür, hatta kadınların karınlarını deşip çocuklarını katleder. Sonra onunla savaşmak için bir ordu toplanır ve onu öldürür.
· Süfyani, Halid b. Yezib b. Ebusüfyan’ın evladındandır. Kafası oldukça büyüktür. Yüzünde kaşıntılı bir hastalıktan (çiçek bozuğu) eser vardır. Gözünde de beyaz bir nokta bulunur. Şam şehrinden çıkacaktır. Ona tabi olanların çoğu Kelb’tendir. Kadınların karınlarını deşip çocuklarını öldürür, kendisine karşı toplanan Kays kabilesini de iyice yok eder. (İşte o zaman) Ehlibeytim’den Harem de bir adam çıkar. Onun haberi Süfyani’ye ulaşınca, Süfyani ona karşı ordusundan bir ordu gönderir. Ancak Mehdi, bu orduyu hezimete uğratır ve bunun üzerine Süfyani yanındakilerden bir orduyu, O’na karşı tekrar gönderir. Ancak bu ordu arzdan Beyda’ya vardıklarında yere batırılır ve kendilerinden haber getirecekler dışında kimse sağ kalmaz.
· Süfyani’ye rüyasında “Kalk ve ortaya çık” denilir. Kalkar ancak kimseyi bulamaz, ikinci bir rüya ile ayni şeyi görür, yine kimseyi bulmaz, üçüncü bir rüyada ise “kalk çık ve kapının önüne bak” denilir. Kalkıp kapıyı açtığında ellerinde bayraklarla yedi ila dokuz kişiyi görür, bunlar Süfyani’ye “Biz senin ashabınız” derler. Süfyani onlarla beraber çıkar ve vadinin muhtelif yerlerinden birçok insanda kendisine tabi olur. Allah kendisine karşı Şam sahibini çıkarır, ona karşı gelir savaşır, sancağına baktığı zaman, Süfyani onu hezimete uğratır.
· Beni Abbas’ın değirmeni döndüğü zaman, bayrak sahipleri atlarını Şam’da zeytin ağaçlarına bağladığı zaman ve bu ordu ile Allah’ın, “Esheb ve ailesini” yok ettiği zaman, onlardan kaçacak ve saklanacak kimsenin kalmadığı zaman, Caferiler ve Abbasiler düştüğünde, “Ciğer yiyen oğullarının” (Süfyaninin) Şam minberine oturduğunda Berberi kavmi de Şam’a geldiği zaman, işte bu Mehdi’nin çıkış alametidir.
· Beni Haşimi’den bir adam Melik olur ve Beni Ümeyye’yi öldürür. Onlardan azıcık bir şey kalır, onlardan başkasını öldürmez. Sonra Beni Ümeyye’den birisi çıkar ve bir kişiye karşılık iki kişiyi öldürerek, kadınlardan başkasını sağ bırakmaz. Sonra ise Mehdi gelir.
· Türk size hücum ettiği zaman, malı toplayan halifeniz öldüğü zaman, o halifeden sonra iki yıl içinde de azledilecek olan zayıf bir adam başa geçtiği zaman, Şam’ın batısında batma olduğu zaman, Şam’dan üç kişi çıktığı zaman, Batı insanları da Mısır’a çıktığı zaman, bunlar Süfyani’nin alametleri olacaktır.
· “Ciğerleri yiyenlerin oğlu” olan Süfyani kuru bir vadiden çıkar. Kelp kabilesinden abus çehreli, sert kalpli adamlardan bir ordu düzenler ve bunlar her tarafa zulmederler. O; medrese ve mescidleri yıkar, rüku ve secdeye giden herkesi cezalandırır. Zulüm, fesad ve fısk çıkarır. Alim ve zahidleri katleder, pek çok şehri de işgal eder. Kan akıtmayı helal kılarak, Al-i Muhammed’e düşman kesilir. Temiz insanlara ihaneti tecviz eder.
· Büyük şehirler, dün sanki yokmuş gibi helak olur. Süfyani ile ordusu kalabalık beş kabileyi istila eder.
· Süfyani elinde, vurduğu kimseyi öldürecek, üç kılıçla çıkar.
· Süfyani’de Mehdi’de iki yarış atı gibi çıkarlar ve arkalarından gelenlere karşı galip gelirler.
· Süfyani, Fırat’ı ancak kafir olduğu halde geçer.
· Süfyani Kufe’ye girer ve üç günlük bir işgalden sonra altmış bin kişiyi öldürür. Burada on sekiz gece kalır. Kufe’nin mallarının hepsini paylaştırır. Ancak Süfyani’nin Kufe’ye girişi Türkler ve Rumlarla “Karkisa”da çarpışmasından sonradır. Sonra onların aralarına fitneler sokar ve onlardan bir grup Horasan’a döner. Süfyani öldürür, kaleleri yıkar, Kufe’ye girer. Sonra Horasan ehlini arar. Horasan’dan Mehdi’ye itaat edecek bir grup zuhur eder. Sonra Süfyani Medine’ye bir ordu gönderir, Peygamber (s.a.v.)’in soyundan bazı insanları Kufe’ye getirir. Sonra, Mehdi ve Mansur çıkıp kaçar ve Süfyani’de onları araştırır. Mehdi ve Mansur Mekke’ye vardığında Süfyani’nin ordusu da Beyda’da batmış olur. Sonra Mehdi Medine’ye gelerek Beni Haşim’den hapiste olanları kurtarır. Ve bu arada siyah bayraklılar çıkarak bir su kenarına varırlar ve bunu duyan Süfyani ile yakınları kaçarlar. Mehdi, bilahare Kufe’ye inerek buradaki Haşimileri kurtarır. Sonra Kufe havalisinden kendilerine “Usub” adı verilen bir cemaat çıkar ki silahlarını fark etmiş olan bir kısım Basralılar da bulunur. Böylece onlar Kufe halkından esir bulunanları Süfyanilerin elinden kurtarırlar ve ardından siyah bayraklı ordu biat için Mehdi’ye gelir.
· Süfyani, Kufe ve Bağdat’a girdikten sonra ordularını etrafa gönderir, Horasan toprağındaki Maveraün nehir’den başında Emevi soyundan birisinin bulunduğu bir fırka Süfyani’nin ordusuna katılır. Onlar için Tunus’ta bir vaka, bir vaka da Şırnak’ta görüldükten sonra, sağ avucunda bir ben bulunan Haşimi bir gencin komuta ettiği, siyah bayraklı bir ordu çıkar. Ve Allah bu ordunun işlerini ve yolunu kolaylaştırır. Sonra Horasan sınırında onların lehine bir vak’a olur. Bu Haşimi karayolu ile ilerler ve Şuayb b. Salih Temimi’nin komutasındaki bir başka ordu ile birleşerek, Estahir kapısındaki savaştan sonra Mehdi ile buluşurlar. Bu savaşlar atların ayaklarını kanlar içinde bırakacak şiddette olur. Yine Allah Teala, başında Beni Adiy’den bir adamın bulunduğu ve Sicistan’dan gelen bir orduya da yardım edecektir. Rey vak’asından sonra Medayinde de büyük bir vak’a olur. Kerkük’de de kurtulabilenin onu anlatacağı bir vak’a görülür ve sonra büyük bir katliam meydana gelir. Nuseybin arzında da bir vak’a olacak ve Ahvaz’da kendilerine “Usub” denilen hepsi de Kufe ve Basra’lı bir topluluk çıkıp Kufe’li esirleri kurtaracaklardır.
· Süfyani ordusunu, Horasan ve Fars toprağından doğunun bütün insanlarına karşı gönderir. Doğu halkı ile defalarca savaşır. Bu savaşlar devam ederken, doğunun en uç noktasında Beni Haşim’den birisine biat edilir. Beni Haşim’den olan bu genç, Horasan ehli ile beraber çıkar ve başlarına Şuayb b. Salih Temimi olur. Bu genç sarışın olup hafif sakallıdır. Beş bin kişilik ordusu vardır. Bu ikisi birleşirler ve Şuayb b. Salih Temimi komutan olur. Bunların karşısına dağlar çıksa ezilir. Süfyani’nin ordusu ile savaşırlar, ancak Süfyani galip gelir. Haşimi genç kaçar. Şuayb b. Salih’de saklanarak Kudüs’e gelir ve Hz. Mehdi Şam’a ulaştığında onun için Kudüs’de bir ev hazırlar.
· Süfyani, bir ordu göndererek, Medine’de Beni Haşim’den kim varsa öldürülmesini ister. Beni Haşim’den ele geçirilenler öldürülür ve geride kalanlar dağlara kaçarak Mehdi, Mekke’de çıkana kadar saklanırlar. Mehdi zuhur ettiği zaman Medine’den kaçan bu insanlar Mekke’de O’nun etrafında toplanırlar.
· Şam’ın alt tarafından, kendisine Süfyani denen bir adam çıkar ve ona tabi olanların çoğu Kelb’den olur. Süfyani insanları öldürür ve hatta kadınların karınlarını deşerek çocukları katleder. Onlara karşı Kays toplanır ve onları da öldürür. Hatta zulmü o hale gelir ki kurtlar bile onu lanetlerler. Sonra Ehlibeytim’den olan Mehdi Harra’da çıkar ve bu haber Süfyani’ye ulaşır ve O Mehdi üzerine bir ordu gönderir. Ancak Mehdi Süfyani’nin ordusunu hezimete uğratır. Süfyani bunun üzerine yanındaki bütün askerlerini toplayarak O’nun üzerine tekrar bir ordu gönderir, fakat bu ordu Beyda’ya varınca yere batırılır. Onlardan ancak haberci kurtulur.
· Bir gün Peygamber (s.a.v.) Ümmü Seleme’nin evinde uyurken birden uyanarak “Biz Allah içiniz ve Allah’a döneceğiz.” Dedi. Ümmü Seleme “Niçin böyle dediniz Ya Resullullah” dediğinde, Peygamber (s.a.v.) buyurdu: Medine’li bir şahsı aramak için Irak tarafından gelen bir ordu sebebi ile ki, Allah Teala o ordudan o şahsı korur ve onlar Zülhuleyfe’den Beyda’ya geldiklerinde yere batırılırlar. Onların önde olanları, arkadakilere yetişemedikleri gibi, arkadakiler öndekilere kıyamet gününe kadar yetişemezler.
· Medine reisi, Mekke’deki Haşimilere bir ordu gönderir, ancak Haşimiler bu orduyu hezimete uğratır. Bunun üzerine Şam’ın o günkü sahibi olan Süfyani, içinde altı yüz yabancı olan yeni bir orduyu tekrar Haşimi’lerin üzerine gönderir. Aydınlık bir gecede bu ordu çöle giderken, bir çoban fark ederek “Vay Mekke’nin başına gelene” şeklinde söylenirken, ordunun birden gözünün önünden kaybolduğunu görünce “Sübhanallah kısa zamanda nasıl da yok oldular” diyerek onların battığı yere gelip ve yarısı yerde, yarısı yerin dışında kalmış bir yorganı yakalayarak, çıkarmaya çalışır. Lakin çıkaramaz ve o zaman ordunun toprağa battığını anlar. Mekke reisine bunu müjdelemek için gider ve bunu duyan Mekke reisi “Elhamdülillah, bize kendisinden haber verilen alamet işte buydu” der.
· Batan ordudan biri müjdeleyici, diğeri ise korkutucu iki kişi sağ kalır. Müjdeleyici Mehdi’ye korkutucu ise Süfyani’ye haber verir. Bunların ikisi de Kelp’tendir.
· Beyda da ordunun yere batırılışı Mehdi’nin çıkış alametidir.
· Mehdi, Beyt’e iltica ettiğinde, üzerine her taraftan ordular gönderilir. Ancak bunlar Beyda’da batarlar. Peygamber (s.a.v.)’e “İstemeyerek gidenlerin durumunun ne olacağı” sorulduğunda, buyurdu ki: “Kıyamet günü herkes niyetine göre dirilecektir.”
· Süfyani’nin helaki bir cemaati iki defa hüsrana uğrattıktan sonra olur. Mehdi’de Gota bölgesinde Haresta adı verilen bir köy batmadan çıkmaz.
· Süfyani Türklerle savaştıktan sonra, onun yok edilmesi görevi, Mehdi’nin elinde olur. Mehdi ilk kurduğu orduyu da Türk’e (tarafındaki düşmanlara) gönderir.
AHİRZAMAN MEHDİSİNİN ALAMETLERİ - 3
HZ. MEHDİ’NİN ZUHURU
· Kabileler arasındaki savaşlardan sonra, insanlar Mina ve Arafat’ta iken münadi, “Emiriniz falandır” diye seslenir ve arkasından ikinci bir ses gelir. “Uyanık olun, bu münadi kesinlikle doğru söyledi” der. Bunun üzerine insanlar silahlarını sıyırırlar şiddetle çarpışırlar. İşte o zaman semadan kendini belli eden bir et görünür ve savaş ise şiddetlenir. Hak yardımcılarının sayıları Bedir Savaşçıları sayısınca kalana kadar bu şiddet devam eder ve onlarda sahiplerine (Mehdi’ye) biat etmek için giderler.
· Mekke’de hiç yoktan günahsız insanlar öldürüldüğünde, semadan “Emiriniz falandır, işte bu Mehdi’dir ki yeryüzünü adalet ve bollukla dolduracaktır” şeklinde bir nida duyulur.
· “Bu nida yeryüzünü kaplar ve her dilin ehli onu kendi lisanında işitir”
· Muharrem ayında bir münadi semadan “Uyanık olun Allah’ın seçtiği kişi falandır, onu dinleyin ve itaat edin” diyecektir ve bu çok şiddetli savaşların ve fitnelerin bulunduğu bir senede olacaktır.
ZUHUR ŞEKLİ
· Ticaret ve yolların kesildiği ve fitnelerin çoğaldığı zaman, muhtelif beldelerden yedi alim her birinin beraberinde üç yüz on küsur kişi olduğu halde, birbirlerinden habersiz bir şekil Mekke’de bir araya gelirler. Biri diğerini “Burada ne arıyorsun?” diye sorar.
Ona şöyle derler: “Biz O şahsı aramak için geldik ki, fitneler O’nun eliyle sönebilir. Konstantiniyye Onunla fethedilir. Biz O’nu ismi ile ve anasının, babasının ismiyle ve ordusu ile tanırız, Mekke’de olduğunu da biliyoruz”.
Bu yedi alim bu konuda birleşirler O’nu ararlar ve Mekke’de bulurlar. Ve kendisine “Sen falan oğlu falansın” derler. O ise “Ben sadece Ensar’dan birisiyim” der. Onların elinden kurtulur.
tanıyan ve bilenlere anlatırlar, bunun üzerine “aradığınız sahibiniz Odur ve Medine’ye gitmiştir” denilir. Bu defa Onu ararlar, halbuki O tekrar Mekke’ye dönmüştür.
Onu tekrar Mekke’de bulanarak yine, “Sen falan oğlu falansın, annen de filan kızı filanedir, sende şu şu alametler vardır, birinci defa bizden kurtuldun uzat elini sana biat edelim” derler. Bunun üzerine O “Ben aradığınız değilim” der ve tekrar Medine’ye gider. Medine’de yine aranınca tekrar Mekke’ye döner.
Mekke’de kendisini Rükun’da bularak şöyle derler: “Eğer biatlarımızı kabul etmezsen, bizi aramakta olan ve başında Haddam’dan birisinin bulunduğu Süfyani ordusuna karşı korumazsan, günahlarımız Senin üzerine ve kanlarımız da boynuna olsun.” derler. Bunun üzerine Mehdi, Rükun ile Makam arasında oturur ve elini uzatarak biatları kabul eder.
Allah’da Onun muhabbetini insanların sinelerine yerleştirir. O daha sonra gündüz aslan, gece ise abid olan bir kavimle beraber olur.
· Fitne içindeki insanlar kan akıtıldığı bir zamanda evinde oturmakta olan Mehdi’ye gelir ve “Bizim için kalk artık” der. O ise kabul etmez, ancak ölümle tehdit edildikten sonra onlar için kalkar. Ondan sonra artık kan dökülmez.
· Mehdi, Medine’den Mekke’ye gelir ve kendisi istemediği halde, insanlar O’nu kendi aralarından çıkarıp, Rükün ile Makam arasında O’na biat ederler.
· Allah Mehdi’yi bir gecede ıslah eder (olgunlaştırır).
· Mehdi, aşure günü zuhur eder. O gün Hüseyin b. Ali (r.a.) şehid edilmiştir ve O Muharrem ayının onuncu Cumartesi günü olmuştur. O Rükün ile Makam arasında kaim olur. Cebrail (a.s.) Onun sağında, Mikail (a.s.) ise solunda olur. Arzın muhtelif yerlerinden gelen taraftarları toplanırlar ve Ona biat ederler. Böylece, yeryüzü, daha önce zulüm ve cevirle dolduğu gibi, şimdi de adaletle dolar.
· Rükün ile Makam arasında Mehdi ye biat edilir ve (zamanında) ne uykuda olan uyandırılır, ne de herhangi bir kan akıtılır.
· Mehdi’ye Bedir ehli sayısınca kişi, Rukun ve Makam arasında, biat eder. Irak halkının ileri gelenleri ve Şam ebdalları O’na gelirler. O zaman Şam’dan bir ordu O’na karşı savaşmak için gelir, ancak Beyda’ya girdiğinde yere batırılır. (Beyda, Medine ile Mekke arasında bir mevkidir.)
· İnsanların ümitsiz olduğu ve “Hiç Mehdi falan yokmuş” dediği bir sırada Allah Mehdi’yi gönderir. O’nun yardımcıları Şam ehlinden sayıları Bedir ashabının sayıları kadar üçyüz onbeş kişidir. Bunlar Şam’dan O’na gelirler ve O’nu Mekke’de Safa’daki bir evden çıkararak, kendisi istemediği halde, O’na biat ederler. O da onlarla birlikte Makam’ın yanında iki rekat namaz kıldıktan sonra minbere çıkar.
· Başında Şuayb b. Salih Temimi’nin bulunduğu siyah bayraklı ordu, Süfyani’nin memleketinde, çıktığı zaman insanlar Mehdi’yi arar ve O, Resullulah (s.a.v.)’in bayrağı ile, insanların başlarına bela üzerine bela yağdığı ve O’nun çıkışından ümit kesildiği bir sırada Mekke’de zuhur eder. İki rekat namaz kılar. Namazdan dönünce şöyle der: “Ey insanlar, Ümmeti Muhammed ve bilhassa O’nun Ehli Beyti çok belalar gördü ve bizler kahır ve haksızlığa maruz kaldık. ”
· Mehdi yatsı vaktinde Resullulah (s.a.v.)’in bayrağı, gömleği kılıcı ve Nur ve beyan gibi daha birçok alametler yanında olduğu halde, Mekke’de zuhur eder. Yatsı namazını kıldıktan sonra en yüksek sesi ile hitap eder: Yatsı namazını kıldıktan sonra en yüksek sesi ile şöyle hitap eder: “Ey insanlar, Ben size Allah’ı hatırlatıyorum. Yarın mahşer gününde Allah’ın huzurunda yerinizin ne olacağını haber veriyorum. Allah Teala size pek çok deliller ve Peygamberler göndermiş, Kuran’ı indirmiş ve size şöyle emretmiştir: Allah’a hiç bir şeyi ortak koşmayın Allah ve Resulüne itaati koruyun. Kuran’ın ihya ettiğini diriltin, yasaklarını da yasaklayın ve siz Mehdi’ye yardımcılar ve destek olun. Zira dünyanın fena bulması ve zevale ermesi yaklaşmıştır. Ve bu kesindir. Ben sizi Allah’a ve Resulüne, O’nun kitabıyla amel etmeye, batılı yok edip, sünneti ihya etmeye davet ediyorum.” Bu hitabdan sonra, yanında, sonbahar bulutları gibi birbirinden habersiz toplanan, Bedir ehli sayısınca, üçyüzonüç kadar, insanla birlikte zuhur eder. Onun ashabı gece abid, gündüz ise aslanlar gibidir. Allah, Mehdi için Hicaz toprağı feth ederek hapisteki Haşimi’lerin hepsini de kurtarır. Siyah bayraklar ise Kufe’ye inip biat için Mehdi’ye adam gönderirler. Hz. Mehdi ordusunu her tarafa gönderir. Zulmü ve zalimlerin hepsini yok eder. Beldeler onun emrine girer. Allah Teala onun elindeki Konstaniyyenin fethini müyesser kılar.
· Bir gün biz Hz. Ali’nin yanındayken birisi Hz. Mehdi’den sual etti. Ali (r.a.) “Heyhat” dedi. Sonra eliyle bir dokuz yaptı ve sonra da O ahir zamanda, kişiye “Allah’tan kork, Allah’tan kork” denildiği zamana çıkar, dedi. (ve şöyle devam etti): Bulutların semada toplandığı gibi, Allah O’nun etrafına bir kavim toplar. Onların kalplerini uzlaştırır. Onlar içlerinden şehit düşene üzülmez, kendilerine katılana da sevinmezler. Sayıları Bedir ashabı kadardır. Evvelkiler onları geçmediği gibi, sonrakiler de onlara yetişemezler ve onların sayıları Talut ile nehri geçenler kadardır.
· Muhammed ümmetinin en hayırlısı ve sizin zorlukları gideren veliniz olan kimseye katılın. O Mekke’dedir. O Mehdi’dir ve ismi Muhammed b. Abdullah’dır. Şam Ebdalları, ve doğunun ileri gelenleri O’na katılır ki, onların kalpleri demir gibidir ve onlar gündüz aslan gece de abidlerdir.
· Mehdi, (zamanındaki) insanların en hayırlısıdır. O’nun yardımcıları ve O’na biat edenler, Kufe, Yemen ve Şam ebdallarından olacaktır. Cebrail onların önünde, Mikail de arkalarında bulunur. O mahlukat arasında sevilir. Allah, kör fitneleri O’nun vasıtasıyla söndürür. Her yer emin bir hale gelir. Yanında bir adam olmadan, bir kadın beş kadın arkadaşıyla birlikte Allah’dan başka kimseye güvenmeden rahatlıkla hacca gidebilecek, O’nun zamanında yer ve gök bereket yağdıracaktır.
· Mehdi’nin çıkış alametlerinden birisi de Batı’dan başlarında Kinde kabilesinden topal bir adamın bulunduğu bayrakların çıkmasıdır.
· Afrika’da bir emir on iki yıl hüküm sürdükten sonra bir fitne görülür. Ve orasını adaletle dolduran esmer bir adam başa geçer ve sonra Mehdi çıktığında O’na biat ederek O’nun lehinde savaşır.
· Bir adam Şam’a bir adam da Mısır’a malik olduklarında, Şamlı ile Mısırlı savaşıp, Şam Ehli, Mısır kabilelerini esir ettiğinde ve yine Şam’dan küçük siyah bayraklı bir adam görüldüğünde işte O Mehdi’nin itaatine girer.
· Talikan’a yazık oldu. Şüphesiz Allah Teala’nın orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır. Orada Allah’ı hakkıyla bilen insanlar vardır. Onlar ahir zaman Mehdi’sinin yardımcılarıdır.
· Ashabı Kehf, Mehdi’nin yardımcıları olacaktır.
· Mehdi çıktığı zaman, Ehli Kehf’e gidip selam verince, Allah onları diriltecek ve Mehdi’nin yanında yerlerini alacaklardır. Daha sonra yattıkları yere dönüp kıyamete kadar da kalkmazlar.
DOĞUDAN GELECEK SİYAH BAYRAKLILAR
· Hasan’ın evladından birisi doğu tarafından çıkacak, eğer O’na dağlar bile karşı gelse, onları ezecek ve kendisine o dağlarda yollar edinecektir.
· Mehdi’den önce O’nun ehli beytinden doğuda bir zat çıkar, hedefi Beytül Makdis (Kudüs) olarak, O on sekiz ay omuzunda kılıç taşır, öldürür, yaralar, ancak oraya varamadan ölür.
· Maveraünnehir’den bir adam çıkar, adına “Haris” denir, o çok savaşçıdır. Onun önünde ise, ismine “Mansur” denen birisi bulunur ve Kureyşliler Resullah (s.a.v.)’e nasıl yardım etmişlerse, o da Al-i Muhammed’e öyle yardım eder. Her mümine ona yardım etmek vacip olur. Yahut da O’na icabet vacib olur dedi.
· Horasan’dan siyah bayraklılar çıkar ve İlya (Kudüs)’ya bayraklarını dikene kadar, onları kimse durduramaz.
· Horasan’dan çıkan siyah bayraklılar Küfe’ye iner, ve Mehdi Mekke’de ortaya çıktıktan sonra, O’na biat için elçi gönderirler.
· Horasan tarafından siyah bayraklılar çıktığını gördüğünüzde kar üzerinde sürünerek de olsa onlara katılın, çünkü içlerinde Allah’ın halifesi Mehdi vardır.
· Bu musibet Doğu’dan siyah bayraklı bir ordu çıkana kadar devam eder. Kim bu orduya destek olursa, Allah ona yardım eder, kim engellemeye kalkarsa da onu perişan eder. Sonunda onlar ismi benim ismim olan birisine gelerek O’nu başa geçirirler, Allah da onları zafere ulaştırır.
· Doğudan Beni Abbas’a ait siyah bayraklar çıkar, onlar bir süre devam ettikten sonra, yine doğudan bu kez küçük siyah bayraklar çıkar ve Ebu Süfyan’ın soyundan bir adamla savaşarak Mehdi’nin itaatine girerler.
· Sizin hazinenizin yanında, hepsinde bir halifenin oğulları olan üç kişi öldürülür ve bu hazine hiçbirisine nasip olmaz. Sonra Doğu tarafından siyah bayraklar çıkarak hiçbir kavmin yapmadığı bir şekilde savaş yapar ve ardından Allah’ın halifesi Mehdi gelir. Siz O’nun ismini işittiğinizde kar üzerinde sürünerek de olsa O’na gelin ve O’na biat ediniz. Çünkü O Allah’ın halifesi Mehdi’dir.
· Beni Haşim’den sağ avucunda ben bulunan bir genç, siyah bayraklarla Horasan’dan çıkar, onun önünde Şuayb b. Salih bulunur ve Süfyani ordusu ile savaşır onları hezimete uğratır.
· Süfyani’nin kuvveti Küfe’ye girdiğinde, Horasan ehlini aramak için ordu gönderir. Horasan ehli ise Mehdi’yi arar ve Haşimi gençle birlikte başlarında Şuayb b. Salih Temimi’nin bulunduğu siyah bayraklarla birleşirler. Bu ordu Estahir kapısında Süfyani ile karşılaşır. Büyük bir savaş olur Neticede siyah bayraklılar galip gelir. Süfyani kuvvetleri kaçar. İşte o zaman insanlar Mehdi’yi temenni ederler ve ararlar.
· Peygamber (s.a.v.) bir gün Hz. Ali (r.a.)’ın elinden tutarak şöyle buyurdu: Bunun “Hz. Ali’nin” soyundan bir genç çıkar ve arzı adaletle doldurur. Siz onu gördüğünüzde Temimi genci arayın, çünkü o doğudan çıkacak ve Mehdi’nin bayraktarı olacaktır.
· Süfyani Küfe’ye ulaştığı ve Ali Muhammed’in yardımcılarını öldürdüğü zaman Mehdi çıkar ve O’nun bayraktarı Şuayb b. Salih Temimi olur.
· Şuayb b. Salih Temimi orta boylu, esmer, hafif sakallı olup, elbiseleri beyaz ve bayrakları siyah olan dört bin askerle çıkar. Bunlar Mehdi’nin önünde olurlar ve karşılarına çıkan herkesi hezimete uğratırlar.
DÜNYANIN ÖMRÜ
· Dünyanın ömrü, ahiret günlerinden yedi gündür. Allah Teala buyurdu ki: “Senin Rabbinin yanındaki bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir.”
· Dünya, ahiret haftalarından bir hafta olup, yedi bin senedir ve bunun altı bini geçmiştir.
· Dünya yedi gündür. Her bir gün bin yıl gibidir. Ve Resulullah (s.a.v.)’de onun sonunda gönderildi.
· Allah, gökleri ve yerleri altı günde yaratmıştır. Rabbimin yanında bir gün, sizin dünya hayatında saydığınız bin yıl gibidir. Ve dünyanın eceli altı gündür, yedinci günde kıyamet kopacaktır. Altı gün gitmiştir ve siz yedinci gündesiniz.
· Dünyadan beş bin altı yüz yıl geçmiştir.
Yorum Gönder