Morpheus: Sanırım,şu anda kendini tavşan deliğinden düşen Alice gibi hissediyorsundur. -Alice Harikalar Diyarında /Lewis Caroll, rastladığıbeyaz tavşanın peşine takılan Alice adında küçük bir kızın bir anda kendini fizik kurallarının pekte geçerli olmadığı bir dünyada başından geçenlerin anlatıldığı çocuk romanı.
Neo: Öylede denebilir.
Morpheus: Bunu gözlerinden görebiliyorum. Sende zaten uyanmayı bekleyen ve gördüğü şeyleri kabul eden birinin bakışları var. -Neo’nun az sonra kendi gözleriyle görerek gerçek manada uyanışa geçiçeği anı müjdeliyor Morpheus- Ne ilginçtir ki bunlar “gerçekten” pek farklı değil. (Matrix’ten uyanmayla birlikte anlaşılan “gerçekten” bahsediyor.)
Morpheus: Kadere inanırmısın, Neo?Neo: Hayır?Morpheus: Neden?Neo: Çünkü hayatımı kontrol edemediğim fikrinden hoşlanmam!Neo,kader fikrini reddeder, çünkü hayatının dizginlerinin kendi elinde olduğu fikrinden hoşlanıyordur. Hiçbir harici gücün hayatını yönetmensini istemez. Her zaman seçme özgürlüğüne sahip olmak ister. Burada, Neo’nun kaderini gerçekleştirmesi, bir seçim meselesi olarak sunulur.Morpheus: Tam olarak ne demek istediğini biliyorum, sana burada olma sebebini açıklayayım. Buradasın,çünkü bir şey biliyorsun. Bildiğini açıklayamıyorsun ama onu hissediyorsun. Bunu bütün hayatın boyunca hissettin. Bu dünyada bir şeylerin yolunda gitmediğini. Ne olduğunu bilmiyordun, ama oradaydı. Kafandaki, seni deli eden bir kıymık gibidir. Seni bana getiren işte bu duygudur. Neden söz ettiğimi biliyor musun?Neo: Matrix’mi?
Morpheus: Peki ne olduğunu öğrenmek istiyor musun?
Neo,başıyla evet anlamında onaylar.
Morpheus: Matrix’in her yerdir,etrafımızı çevreler hatta burada, bu odada bile. Pencereden dışarıya baktığında ya da televizyonu seyrederken gördüğün şey odur. İşe giderken hissedebilirsin onu, ya da kiliseye…Ve vergilerini öderken. Seni gerçekten saptırmak için seni aldatan görünürde bir dünyadır Matrix.
Neo: Ne gerçeği?
Morpheus: Bir köle olduğun gerçeği Neo. Sende herkes gibi bir köle olarak doğdun. Dokunamadığın, tadamadın ya da koklayamadığın bir hapishanedesin. Beyninin içi bir hapishane. Ne yazık ki kimseye Matrix’in ne olduğu kimseye anlatılamaz. Bunu kendin görmek zorundasın.
Morpheus, elindeki kutuya açar içinden çıkan kırmızı ve mavi hapları her iki avucuna alır.Morpheus: Bu senin son şansın.Bundan sonra bir geri dönüş olmayacak. -Sol elini açarak uzatır- Mavi hapı alırsan, bu hikaye sona erer, yatağında uyanırsın ve istediğin her neyse ona inanırsın. Bu kez sağ avucunu açar- Kırmızı hapı alırsan, harikalar diyarında kalırsın. Bende sana tavşan deliğinin gittiği yerleri gösteririm. -
Yapılan hap seçimi dijital bir seçimdir. Geri çevrilemez bir seçim;0 ila 1 arasında yapılacak bu seçim sistemde kalmak ya da dışarı çıkmak, açmak ya da kapamak seçimi. Kısa bir an sonra Neo, kırmızı hapa uzanır, aynı anda..Morhpheus: Unutma sana vaat ettiğim tek şey gerçek daha fazlası değil.Neo kırmızı kapsule uzanırken, görüntüsü Morphesu’un gözlük camlarından yansır. Karakterlerin kullandığı aynanın tezahürü gözlüklerin yalnızca Matrix'te ve yükleme programında takılmakta, fakat gerçek dünyada takılmamaktadır. Camın yansısında Morpheus’un kırmızı kapsulü uzattığı eliyle, mavi kapsülü uzattığı öteki elini avuç içi çekimden görürüz. Çizgi-romanlar dan tanıdığımız bu efekt, filmin, kendine özgü görsel bir sözlük oluşturduğunu, kendi göstergeleriyle bir anlamlar dünyası kurmaya çalıştığını gösterir. Neo hapı yutar, kamera bi an için Morpheus’u sırıtırken gösterir bu Neo’nun verdiği karara tepki olarak nasıl (çift yüzlü okumalardan biri daha )okunması gerektiğini filmin devamında anlayabileceğimiz bir sırıtıştır.
Yorum Gönder