Afrika, Bilmediklerin ve Yeni Dünya Düzeni
Nasıl olurdu da elmas madenlerinin %80'ine, altın madenlerinin 5'de 3'üne ve diğer birçok madenin önemli kısmına, ihracatına sahip olan bir kıta, yer yüzünün gelmiş geçmiş en fakir kıtası olurdu?
Açlık çekecek kadar yoksullaşan, dakikada beş yaş altı 8 çocuğun ölmesine neden olacak kadar aç kalan, tee yıllardır bu kaderin başrolünü oynayan bu kıta, neden adam olamamıştı?
Sorumlu kimdi?
Bu çelişkiyi yaratan kimdi?
Cevabı buldu:
''İnsan'' sıfatı taşıyan, kana susamış alçaklardı.
Katillerdi.
Ve o katiller var ya...
Yarın olacakları, dünden haber vermişlerdi.
1994'te piyasaya sürülen İlluminati kartlarından biri, alarm veriyordu:
Bu kartların bazıları, çeşitli senaryolara kurgulanabilse de, yer yer büyük aptallıktı.
Çünkü bu kartlar, hiç şüphesiz kaos ortamı ve boşluk hissi yaratmak için sürülmüşlerdi. Bizim gibilerin sadece kartlardan ümit beklemesi biraz aptallık olmaz mıydı?
Neyse, dedi Üçüncü Şahıs.
Ve neden aç olduklarını araştırdı.
Aç olma nedenlerinden en temeli, kuraklıktı.
Yağmur yağmıyordu.
Güya.
Peki o zaman sana sorarım, Dünya'nın en kurak ülkesi olan Suudi Arabistan açlık çekmiyor da neden Afrika çekiyor?
Afrika, Arabistan'dan daha kurak değil?
''Arabistan zengin''
Afrika, Arabistan'dan daha fazla değerli maden yatağına sahip?
''Acaba dönen bir dolap mı var?''
Yanaklarından öper seni Üçüncü Şahıs.
Uykulunun gözü açılmaya başladı yahu!
Mahmur şey.
Olayın asıl sebebini anlamak için, Afrika ülkelerinin tarihine bakalım kaba taslak.
Afrika ülkeleri, 15. Yüzyılda öncelikle Portekizli ve Hollandalı denizcilerin akınına uğradı.
Afrika'nın içlerine girmeye korkuyorlardı. İlk defa gördükleri insanlar, farklı tür hayvanlar, bitki örtüsü, iklim onlara yusuf yusuf attırıyordu.
Neyse ki David Livingstone adında bir macerasever çıktı ve Nil'i keşfetti. Bunun üzerine Avrupalı vampirler, iç kısımların kendilerine ait olduklarını söylemeye başladılar. Ve kavga başladı.
Olaylara yön veren olay ne?
Hatırlıyor musun, Rothschild ilk borcunu İngiltere'ye verdi ve İngiltere borcunu ödeyebilmek için sömürge arayışlarına başladı, bu olayların oluş amacı ise Osmanlı'yı yıkıp Hicaz topraklarını alarak İsrail'i kurmaktı demiştim.
Yani Osmanlı'yı yıkmak için 1.Dünya Savaşı yapıldı.
1.Dünya Savaşı'nın yapılması için sömürgecilik çıkarıldı.
Sömürgeciliğin çıkarılması için İngiltere zor durumda bırakıldı.
İngiltere'nin zor durumda bırakılması için Fransa-İngiltere arasında geçen savaşlarda İngiltere'ye borç verilip, Fransa'nın yenmesi sağlandı. Böylece İngiltere borcunu ödeyemedi. Ve mecbur oldu.
İşte, bu savaşların sonucunda yapılan anlaşma olan Viyana Anlaşması'nda, sömürgecilik faaliyetlerinin FİİLİ OLARAK YAPILMASI halinde toprakların devletlere ait olacağı söylendi.
Yani, silahla topla ve tüfekle girilmesi gerekiyordu kıtalara. Aksi takdirde, o devleti sömürge yapamayacaktı kimse.
Ve böylece, Afrika bir geyik oldu. Avrupa ise bir sırtlan. Öldürmeden yediler, yiye yiye bitirmediler ve o geyik hala can çekişiyor.
Ulan bunlar açlar, neden ekip biçmiyorlar, diye sordu kendine Üçüncü.
Suyun olmaması belki bir sebepti. Ama o zaman, Batılı güçler gıda programı yerine neden su programı yapmıyorlardı? Afrika'yı besleyen nehirler vardı, su getirilebilirdi.
Onca gıda yardımı kısır döngü olacakken, bir damla suyu neden çok görüyorlardı, zamanında alacaklarını almışlardı zaten!
Afrika'da, oturma hakkı diye bir şey yok.
Oturma hakkı, iskan hakkı, üretme hakkı olmadığı için insanlar açlar.
Oturdukları ev bile onlara ait değil. Yasaları olmadığı için, her şey devletin. (Komünizm değil bu, geri kalmışlık.)
Adamın oturduğu ev bile kendisinin değil, toprağı alıp nasıl işlesin?
Nasıl besin elde etsin?
Nasıl meyve-sebze üretsin?
Adamın işleyeceği toprağı bile yok!
Peki neden çıkmıyor yasa?
Daha doğrusu neden çıkartamıyorlar?
Yüzyıllardır içine ettikleri, ölüme terk ettikleri, kanını emdikleri, pis işlerini yaptırdıkları Afrika halkı kendine gelirse ne olur?
Bugün ABD'ye baktığında, sanat alanında büyük işler çıkaran kişiler zenciler. Yani zamanında Afrika'dan getirilen kölelerin torunları. Spor alanında da öyle.
E şimdi de hukuksal alanlara girmeye başladılar.
Onlar güçlüler.
Hem fiziki açıdan, hemde zeka açısından.
Ve Afrika güçlenirse...
Ortalığı kasıp kavururlar.
Zamanında Mısır medeniyeti ile yaptılar zaten bunu.
Sen de güçlüsün, en az onlar kadar. Ama sen, onlar gibi acı çekmedin.
Senin, yani bir Türk'ün hareket etmesi için yumurta illa ağza dayanacak! İlla birileri somut olarak, topla ve tüfekle işgal edecek. Ancak o zaman ayağa kalkarsın. Bu yıla kadar şansın yaver gitti ve tüm bu tembelliklerinden kurtulabildin. Yeri geldi bir padişah çıktı, yeri geldi bir Atatürk!
Bundan sonra ya çıkmazsa?
Neyse, devam edelim.
Afrika'nın neden aç olduğunu anladın herhalde. Su getirilmiyor, su olsa bile toprak işlenemiyor. Ve tüm bunlar birilerine rakip oluşmasın diye.
İkinci bir neden ise, savaşlar.
Bu sömürgecilik etkinlikleri sonucunda, ülkeler geri çekilirken halkları böldüler. Böldüler ki emperyalizmi devam ettirebilsinler. İstedikleri zaman istedikleri şeyi yapacak güçte olsunlar.
Bunun kanıtını görmek istiyorsan, siyasi bir Dünya haritasını aç ve Afrika ülkelerinin sınırlarına bak. Cetvelle çizildiğini göreceksin.
Ya da al sana yardım:
Zamanında farklı olan sınırları, kendi çıkarları için düz bir doğrultu da yaptılar.
Bu da sınır savaşlarını doğurdu.
Ama yetmedi.
Sürekli azınlıkları desteklediler. Çünkü çoğunluk olan kesim, doğal olarak iktidar olacaktı. Ve böylece sürekli iktidar deviren bir sistem, sürekli iç savaş olan bir ortam meydana gelecekti.
Soykırımlar olacaktı.
Nitekim oldu da ve olmaya da devam ediyor.
Bakınız Ruanda soykırımı, köprülerin üzerinden kanların aktığı söylenir:
Kardeşi, kardeşe öldürttüler.
Ve en sonunda, Afrika'nın cevherlerine sahip oldular.
İstedikleri zaman sahip olabilecekleri duruma geldiler.
Sıkı dur.
Bitmedi çünkü.
Asıl iç gıcıklayan şeye geldik.
Rockefeller ve Rothschild'i biliyorsun.
Ama Dünya onlardan ibaret değil şüphesiz.
Ve bunlar nasıl oldu da böyle ortak bir proje başlattılar?
1890'lı yıllarda ABD petrol sektörünün %75'ine sahip olan ve ulaşım, banka, sanayi alanındaki hanedanlık denebilecek aile, 2 trilyon dolarlık servetli sülale. Kim bu?
Rockefeller.
Mayer Rothschild ile kurulmuş olan, Avrupalı banker aile. Rockefeller'den daha zengin. 3 trilyon dolar serveti olduğu tahmin ediliyor. (O kadar çok ki sayamamışlar) Kimmiş bu?
Rothschild.
Bitti mi sanıyorsun sen?
Sözüm meclisten dışarı, öyle ezberokuyanlar var ki bu yapılanmayı tek göz, üçgen falan sanıyorlar. Moda olduğu için bu tarz yapılanmalar ile ilgilenen kitle bu.
Ama bitmedi.
John P. Morgan, uluslararası banker. Gezegenimizin ilk milyar dolarlık servetine sahip olmuş güruh. (1901 yılında hem de) U.S Steel'in sahibi.
ABD'de ''Amerika'yı Amerika yapan adam'' diye çağrılır. Düşün boyutu.
Andrew Carnegie.
1890 yılında, çelik üretimi İngiltere'nin çelik üretiminden bile fazla olan kişi. Çelik sektörünün devi. Diğerlerinin de olduğu gibi, pek çok demiryolu, ticaret gemisi, kömür ve demir madeni vesairesi var.
Ve Afrika için dikkat çekmek istediğim kişi.
Cecil Rhodes.
Ünlü elmas imparatoru. Güney Afrika elmas tarlalarını işleten, İngiltere'nin Afrika'yı feth etsin diye yolladığı kişi.
Bu beş adamın, birleştiği noktayı mı merak ediyorsun?
Mehmet Ali Erbil olsa, tam bu noktada ''Parmaktan sonra'' derdi.
Demeyeceğim korkma.
Bu beş adamın, birleştiği nokta...
Akıl hocaları.
Hepsinin akıl hocası, Oxford üniversitesi profesörü olan John Ruskin.
John Ruskin kimdir?
Yuvarlak Masa örgütünün kurucusu.
Yuvarlak Masa'nın amacı nedir?
İngilizce konuşan tüm dünyayı, oligarşik bir federasyon olarak birleştirmek. Dünya federasyonu kurmak.
Yeni Dünya Düzeni'nin amacı neydi?
Tek dil, tek din, tek devlet.
Yuvarlak Masa'nın amacı ne?
Tek dil, tek devlet, tek kültür (dolayısıyla tek din).
İlluminati'nin maddi kaynağı olarak bahsi edilen kişiler kim?
Rockefeller ve Rothschild. (Ama gördüğün gibi fazlası da var. Sırf şu tutukluğu ve bağnazlığı üzerinden at diye verdim o isimleri de. Ne kadar kör ve bağnaz olduğunu gör diye.)
Peki Yuvarlak Masa'nın adamı kim?
Bunların akıl hocası.
Dolayısıyla bu beş adam.
İşte şimdi Küresel Sistem'i anlamak için büyük bir adım daha attın.
Bu bilgileri öğrendin. Hazmettin.
Ama hiçbir şey değişmedi.
Artık şuna inanıyorum, değişmeyen tek şey değişim değil.
Değişmeyen tek şey değişim ve senin şu tutukluluğun.
Beyin Kontrolü yazısını yazdım. Ama hala Facebook'tasın gülüm?
Hâlâ o vampir sanatçıları dinliyor, izliyor, takip ediyorsun?
Hâlâ bir şeylerin aşırı bağlı hayranı ve kölesisin?
Hâlâ basitsin?
Bu bilgileri öğrendin ve şimdi de çöpe at.
Ne faydası dokundu şimdi bunları bilmenin?
Bilgi, onu işleyebilenindir çünkü.
Afrika'da her sabah bir aslan uyanır. En yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir. Yoksa açlıktan ölecektir.
Ve Afrika'da her sabah bir de ceylan uyanır. En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir. Yoksa bir aslan, onu ham yapacaktır.
Aslan sen misin, onlar mı?
Cevabının ''Onlar.'' olduğunu biliyorum.
O zaman neden bu kadar boşluyorsun? Neden çok çok hızlı koşman gerektiğini bilmiyorsun?
Özünü bilmeyen, batı kültürüyle pohpohlanmış ve sersemleştirilmiş bir birey olduğun için olabilir mi?
Aklında soru vardı. Madem bunlar gizli örgüt, bize neden açık açık mesaj veriyorlar?
Sen İlluminati'yi Rothschild ve Rockefeller'den ibaret sanırken, olayın bu kadardan ibaret olduğunu mu sanıyorsun?
Sana 3 isim daha verdim az önce. Ve bu bir açık mesaj değildi. Rothschild'in ve Rockefeller'in kesiştiği noktayı buldum ve sana daha fazlası olduğunu söyledim.
Biraz kafa patlatırsan, onların yayınlamasına gerek kalmıyormuş gördüğün gibi?
Nasıl da uyumuşsun ve uyandığını sanarak uyumaya devam etmişsin.
Artık gözün açılıyor diye düşünüyorum.
Lütfen açılsın.
Gerçekten açılsın.
Devam etsin Üçüncü Şahıs.
Sen de okumaya devam et.
Gerçi okuyup uygulamadıktan sonra boşuna zaman kaybediyorsun bu blogta.
Cecil Rhodes.
Güney Afrika'daki elmas madenlerinin sahibi.
Elmaslar alınır ve artık batınındır.
Sierra Leone'nin Kanlı elmaslarına bakarsanız, olayın boyutunu daha iyi anlayabilirsiniz. Eğer ben Sierra Leone hakkında yazmaya başlarsam...
Sinirleneceğim.
Parlak, küçük bir taş parçası.
Milyon liralar ediyor.
Peki insan canı?
Paha biçilebilir mi sence?
Onlar biçmişler ve siyah insanların beş para etmez olduklarını düşünüp, azınlıkları silahlandırmışlar. Eli kalem tutması gereken minikler, otomatik silahlar tutuyor:
Ve sonuç:
İşte sana Afrika'nın timsali olan Sierra Leone'den iki kare.
Yalnızca iki kare.
Bu sakat kalmış insanlar var ya.
Ne olduğunu onlar da bilmiyor.
Bir gece insanların çıldırdığından bahsediyorlar.
Bir gece kardeşin kardeşi öldürdüğünden bahsediyorlar.
Ve şimdi işsizler.
Çünkü sakatlar!
Toprak ekip, biçmezlerse... Ölürler.
Ama toprak kimindi?
Sierra Leone'de unutuldu.
Sokaklarından kanların aktığı bu dramatik olayda unutuldu.
Peki sence unutulmasını sağlayan suçlu kim?
Cevabını sana batılı dede versin:
Peki.
Geçelim.
Soruyorum sana, Libya hakkında bildiklerin nelerdir?
''Devrik lideri Kaddafi var.''
''NATO, askeri operasyon düzenledi.''
''Halk, egemenliğe kavuştu.''
Ahahahaha(iç çekme)ahahahha
Halk, egemenliğe kavuştu.
Taaaaaabi cınııım.
Irak için de bu söyleniyordu.
Oraya demokrasi getirilmişti.
Şimdi PKK'nın takla attığı, başkanının kukla olduğu bir devlet.
Petrol zenginiydi. Bağdat kütüphanesi gibi, gitmeyi istediğim bir yere sahipti.
Petrolü uçtu ve gitti.
Kütüphanesi yağmalandı ve batıya kaçırıldı. (Doğuya kaçırılacak değil ya gerçi.)
Ve her gün, onlarca kişinin öldüğü bir ülke oldu.
Ve şimdi de Libya.
Senaryo aynı.
Oyuncular farklı.
Kaddafi, ülkesinin kültürünü yaşatmak için yurtdışında çadırda kalırdı.
Çadırını yanında götürürdü.
Daha geçtiğimiz yıl, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy Eiffel Kulesi'ne karşı çadırını kurabileceğini söyledi.
Bir ülke zirvesinde.
Sarkozy, iltifatlar yağdırarak yapmıştı bunu:
Yüzlerdeki samimiyete, memnun ve içten ifadeye bakar mısın:
Bunların sahte gülücükler olmadığı gayet bariz.
Ve bir yıl sonra.
Libya kaka olur.
Libya pis olur.
Öğ öğ olur.
Ve sen, hiçbir şey düşünmediğini iddia edersen, inanmam buna.
Çünkü bu kartlar, hiç şüphesiz kaos ortamı ve boşluk hissi yaratmak için sürülmüşlerdi. Bizim gibilerin sadece kartlardan ümit beklemesi biraz aptallık olmaz mıydı?
Neyse, dedi Üçüncü Şahıs.
Ve neden aç olduklarını araştırdı.
Aç olma nedenlerinden en temeli, kuraklıktı.
Yağmur yağmıyordu.
Güya.
Peki o zaman sana sorarım, Dünya'nın en kurak ülkesi olan Suudi Arabistan açlık çekmiyor da neden Afrika çekiyor?
Afrika, Arabistan'dan daha kurak değil?
''Arabistan zengin''
Afrika, Arabistan'dan daha fazla değerli maden yatağına sahip?
''Acaba dönen bir dolap mı var?''
Yanaklarından öper seni Üçüncü Şahıs.
Uykulunun gözü açılmaya başladı yahu!
Mahmur şey.
Olayın asıl sebebini anlamak için, Afrika ülkelerinin tarihine bakalım kaba taslak.
Afrika ülkeleri, 15. Yüzyılda öncelikle Portekizli ve Hollandalı denizcilerin akınına uğradı.
Afrika'nın içlerine girmeye korkuyorlardı. İlk defa gördükleri insanlar, farklı tür hayvanlar, bitki örtüsü, iklim onlara yusuf yusuf attırıyordu.
Neyse ki David Livingstone adında bir macerasever çıktı ve Nil'i keşfetti. Bunun üzerine Avrupalı vampirler, iç kısımların kendilerine ait olduklarını söylemeye başladılar. Ve kavga başladı.
Olaylara yön veren olay ne?
Hatırlıyor musun, Rothschild ilk borcunu İngiltere'ye verdi ve İngiltere borcunu ödeyebilmek için sömürge arayışlarına başladı, bu olayların oluş amacı ise Osmanlı'yı yıkıp Hicaz topraklarını alarak İsrail'i kurmaktı demiştim.
Yani Osmanlı'yı yıkmak için 1.Dünya Savaşı yapıldı.
1.Dünya Savaşı'nın yapılması için sömürgecilik çıkarıldı.
Sömürgeciliğin çıkarılması için İngiltere zor durumda bırakıldı.
İngiltere'nin zor durumda bırakılması için Fransa-İngiltere arasında geçen savaşlarda İngiltere'ye borç verilip, Fransa'nın yenmesi sağlandı. Böylece İngiltere borcunu ödeyemedi. Ve mecbur oldu.
İşte, bu savaşların sonucunda yapılan anlaşma olan Viyana Anlaşması'nda, sömürgecilik faaliyetlerinin FİİLİ OLARAK YAPILMASI halinde toprakların devletlere ait olacağı söylendi.
Yani, silahla topla ve tüfekle girilmesi gerekiyordu kıtalara. Aksi takdirde, o devleti sömürge yapamayacaktı kimse.
Ve böylece, Afrika bir geyik oldu. Avrupa ise bir sırtlan. Öldürmeden yediler, yiye yiye bitirmediler ve o geyik hala can çekişiyor.
Ulan bunlar açlar, neden ekip biçmiyorlar, diye sordu kendine Üçüncü.
Suyun olmaması belki bir sebepti. Ama o zaman, Batılı güçler gıda programı yerine neden su programı yapmıyorlardı? Afrika'yı besleyen nehirler vardı, su getirilebilirdi.
Onca gıda yardımı kısır döngü olacakken, bir damla suyu neden çok görüyorlardı, zamanında alacaklarını almışlardı zaten!
Afrika'da, oturma hakkı diye bir şey yok.
Oturma hakkı, iskan hakkı, üretme hakkı olmadığı için insanlar açlar.
Oturdukları ev bile onlara ait değil. Yasaları olmadığı için, her şey devletin. (Komünizm değil bu, geri kalmışlık.)
Adamın oturduğu ev bile kendisinin değil, toprağı alıp nasıl işlesin?
Nasıl besin elde etsin?
Nasıl meyve-sebze üretsin?
Adamın işleyeceği toprağı bile yok!
Peki neden çıkmıyor yasa?
Daha doğrusu neden çıkartamıyorlar?
Yüzyıllardır içine ettikleri, ölüme terk ettikleri, kanını emdikleri, pis işlerini yaptırdıkları Afrika halkı kendine gelirse ne olur?
Bugün ABD'ye baktığında, sanat alanında büyük işler çıkaran kişiler zenciler. Yani zamanında Afrika'dan getirilen kölelerin torunları. Spor alanında da öyle.
E şimdi de hukuksal alanlara girmeye başladılar.
Onlar güçlüler.
Hem fiziki açıdan, hemde zeka açısından.
Ve Afrika güçlenirse...
Ortalığı kasıp kavururlar.
Zamanında Mısır medeniyeti ile yaptılar zaten bunu.
Sen de güçlüsün, en az onlar kadar. Ama sen, onlar gibi acı çekmedin.
Senin, yani bir Türk'ün hareket etmesi için yumurta illa ağza dayanacak! İlla birileri somut olarak, topla ve tüfekle işgal edecek. Ancak o zaman ayağa kalkarsın. Bu yıla kadar şansın yaver gitti ve tüm bu tembelliklerinden kurtulabildin. Yeri geldi bir padişah çıktı, yeri geldi bir Atatürk!
Bundan sonra ya çıkmazsa?
Neyse, devam edelim.
Afrika'nın neden aç olduğunu anladın herhalde. Su getirilmiyor, su olsa bile toprak işlenemiyor. Ve tüm bunlar birilerine rakip oluşmasın diye.
İkinci bir neden ise, savaşlar.
Bu sömürgecilik etkinlikleri sonucunda, ülkeler geri çekilirken halkları böldüler. Böldüler ki emperyalizmi devam ettirebilsinler. İstedikleri zaman istedikleri şeyi yapacak güçte olsunlar.
Bunun kanıtını görmek istiyorsan, siyasi bir Dünya haritasını aç ve Afrika ülkelerinin sınırlarına bak. Cetvelle çizildiğini göreceksin.
Ya da al sana yardım:
Zamanında farklı olan sınırları, kendi çıkarları için düz bir doğrultu da yaptılar.
Bu da sınır savaşlarını doğurdu.
Ama yetmedi.
Sürekli azınlıkları desteklediler. Çünkü çoğunluk olan kesim, doğal olarak iktidar olacaktı. Ve böylece sürekli iktidar deviren bir sistem, sürekli iç savaş olan bir ortam meydana gelecekti.
Soykırımlar olacaktı.
Nitekim oldu da ve olmaya da devam ediyor.
Bakınız Ruanda soykırımı, köprülerin üzerinden kanların aktığı söylenir:
Kardeşi, kardeşe öldürttüler.
Ve en sonunda, Afrika'nın cevherlerine sahip oldular.
İstedikleri zaman sahip olabilecekleri duruma geldiler.
Sıkı dur.
Bitmedi çünkü.
Asıl iç gıcıklayan şeye geldik.
Rockefeller ve Rothschild'i biliyorsun.
Ama Dünya onlardan ibaret değil şüphesiz.
Ve bunlar nasıl oldu da böyle ortak bir proje başlattılar?
1890'lı yıllarda ABD petrol sektörünün %75'ine sahip olan ve ulaşım, banka, sanayi alanındaki hanedanlık denebilecek aile, 2 trilyon dolarlık servetli sülale. Kim bu?
Rockefeller.
Mayer Rothschild ile kurulmuş olan, Avrupalı banker aile. Rockefeller'den daha zengin. 3 trilyon dolar serveti olduğu tahmin ediliyor. (O kadar çok ki sayamamışlar) Kimmiş bu?
Rothschild.
Bitti mi sanıyorsun sen?
Sözüm meclisten dışarı, öyle ezberokuyanlar var ki bu yapılanmayı tek göz, üçgen falan sanıyorlar. Moda olduğu için bu tarz yapılanmalar ile ilgilenen kitle bu.
Ama bitmedi.
John P. Morgan, uluslararası banker. Gezegenimizin ilk milyar dolarlık servetine sahip olmuş güruh. (1901 yılında hem de) U.S Steel'in sahibi.
ABD'de ''Amerika'yı Amerika yapan adam'' diye çağrılır. Düşün boyutu.
Andrew Carnegie.
1890 yılında, çelik üretimi İngiltere'nin çelik üretiminden bile fazla olan kişi. Çelik sektörünün devi. Diğerlerinin de olduğu gibi, pek çok demiryolu, ticaret gemisi, kömür ve demir madeni vesairesi var.
Ve Afrika için dikkat çekmek istediğim kişi.
Cecil Rhodes.
Ünlü elmas imparatoru. Güney Afrika elmas tarlalarını işleten, İngiltere'nin Afrika'yı feth etsin diye yolladığı kişi.
Bu beş adamın, birleştiği noktayı mı merak ediyorsun?
Mehmet Ali Erbil olsa, tam bu noktada ''Parmaktan sonra'' derdi.
Demeyeceğim korkma.
Bu beş adamın, birleştiği nokta...
Akıl hocaları.
Hepsinin akıl hocası, Oxford üniversitesi profesörü olan John Ruskin.
John Ruskin kimdir?
Yuvarlak Masa örgütünün kurucusu.
Yuvarlak Masa'nın amacı nedir?
İngilizce konuşan tüm dünyayı, oligarşik bir federasyon olarak birleştirmek. Dünya federasyonu kurmak.
Yeni Dünya Düzeni'nin amacı neydi?
Tek dil, tek din, tek devlet.
Yuvarlak Masa'nın amacı ne?
Tek dil, tek devlet, tek kültür (dolayısıyla tek din).
İlluminati'nin maddi kaynağı olarak bahsi edilen kişiler kim?
Rockefeller ve Rothschild. (Ama gördüğün gibi fazlası da var. Sırf şu tutukluğu ve bağnazlığı üzerinden at diye verdim o isimleri de. Ne kadar kör ve bağnaz olduğunu gör diye.)
Peki Yuvarlak Masa'nın adamı kim?
Bunların akıl hocası.
Dolayısıyla bu beş adam.
İşte şimdi Küresel Sistem'i anlamak için büyük bir adım daha attın.
Bu bilgileri öğrendin. Hazmettin.
Ama hiçbir şey değişmedi.
Artık şuna inanıyorum, değişmeyen tek şey değişim değil.
Değişmeyen tek şey değişim ve senin şu tutukluluğun.
Beyin Kontrolü yazısını yazdım. Ama hala Facebook'tasın gülüm?
Hâlâ o vampir sanatçıları dinliyor, izliyor, takip ediyorsun?
Hâlâ bir şeylerin aşırı bağlı hayranı ve kölesisin?
Hâlâ basitsin?
Bu bilgileri öğrendin ve şimdi de çöpe at.
Ne faydası dokundu şimdi bunları bilmenin?
Bilgi, onu işleyebilenindir çünkü.
Afrika'da her sabah bir aslan uyanır. En yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir. Yoksa açlıktan ölecektir.
Ve Afrika'da her sabah bir de ceylan uyanır. En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir. Yoksa bir aslan, onu ham yapacaktır.
Aslan sen misin, onlar mı?
Cevabının ''Onlar.'' olduğunu biliyorum.
O zaman neden bu kadar boşluyorsun? Neden çok çok hızlı koşman gerektiğini bilmiyorsun?
Özünü bilmeyen, batı kültürüyle pohpohlanmış ve sersemleştirilmiş bir birey olduğun için olabilir mi?
Aklında soru vardı. Madem bunlar gizli örgüt, bize neden açık açık mesaj veriyorlar?
Sen İlluminati'yi Rothschild ve Rockefeller'den ibaret sanırken, olayın bu kadardan ibaret olduğunu mu sanıyorsun?
Sana 3 isim daha verdim az önce. Ve bu bir açık mesaj değildi. Rothschild'in ve Rockefeller'in kesiştiği noktayı buldum ve sana daha fazlası olduğunu söyledim.
Biraz kafa patlatırsan, onların yayınlamasına gerek kalmıyormuş gördüğün gibi?
Nasıl da uyumuşsun ve uyandığını sanarak uyumaya devam etmişsin.
Artık gözün açılıyor diye düşünüyorum.
Lütfen açılsın.
Gerçekten açılsın.
Devam etsin Üçüncü Şahıs.
Sen de okumaya devam et.
Gerçi okuyup uygulamadıktan sonra boşuna zaman kaybediyorsun bu blogta.
Cecil Rhodes.
Güney Afrika'daki elmas madenlerinin sahibi.
Elmaslar alınır ve artık batınındır.
Sierra Leone'nin Kanlı elmaslarına bakarsanız, olayın boyutunu daha iyi anlayabilirsiniz. Eğer ben Sierra Leone hakkında yazmaya başlarsam...
Sinirleneceğim.
Parlak, küçük bir taş parçası.
Milyon liralar ediyor.
Peki insan canı?
Paha biçilebilir mi sence?
Onlar biçmişler ve siyah insanların beş para etmez olduklarını düşünüp, azınlıkları silahlandırmışlar. Eli kalem tutması gereken minikler, otomatik silahlar tutuyor:
Ve sonuç:
İşte sana Afrika'nın timsali olan Sierra Leone'den iki kare.
Yalnızca iki kare.
Bu sakat kalmış insanlar var ya.
Ne olduğunu onlar da bilmiyor.
Bir gece insanların çıldırdığından bahsediyorlar.
Bir gece kardeşin kardeşi öldürdüğünden bahsediyorlar.
Ve şimdi işsizler.
Çünkü sakatlar!
Toprak ekip, biçmezlerse... Ölürler.
Ama toprak kimindi?
Sierra Leone'de unutuldu.
Sokaklarından kanların aktığı bu dramatik olayda unutuldu.
Peki sence unutulmasını sağlayan suçlu kim?
Cevabını sana batılı dede versin:
Sensin.
Uyumasaydın, seni aptal sanıp uyutma girişimlerine devam etmeyeceklerdi.
Reytingi sen belirlersin. Eğer senin için izlenmesi, okunması gereken şey entrika ise, yapımcılar sana neden gerçekleri aktarma gereği duysun?
Eğer sen, bu tarz bilgilerin ışığını seçmiş olsaydın, yapımcılar parayı o kitlede görecekleri için aydınlatılırdın.
Eğer sen, bu tarz bilgilerin ışığını seçmiş olsaydın, yapımcılar parayı o kitlede görecekleri için aydınlatılırdın.
Tabii, mason kuruluşu olmayan kanallar için geçerli bu.
Araştırmayan, okumayan, çağdaş sistem kölesi sen.
Araştırmayan, okumayan, çağdaş sistem kölesi sen.
Geçelim.
Soruyorum sana, Libya hakkında bildiklerin nelerdir?
''Devrik lideri Kaddafi var.''
''NATO, askeri operasyon düzenledi.''
''Halk, egemenliğe kavuştu.''
Ahahahaha(iç çekme)ahahahha
Halk, egemenliğe kavuştu.
Taaaaaabi cınııım.
Irak için de bu söyleniyordu.
Oraya demokrasi getirilmişti.
Şimdi PKK'nın takla attığı, başkanının kukla olduğu bir devlet.
Petrol zenginiydi. Bağdat kütüphanesi gibi, gitmeyi istediğim bir yere sahipti.
Petrolü uçtu ve gitti.
Kütüphanesi yağmalandı ve batıya kaçırıldı. (Doğuya kaçırılacak değil ya gerçi.)
Ve her gün, onlarca kişinin öldüğü bir ülke oldu.
Ve şimdi de Libya.
Senaryo aynı.
Oyuncular farklı.
Kaddafi, ülkesinin kültürünü yaşatmak için yurtdışında çadırda kalırdı.
Çadırını yanında götürürdü.
Daha geçtiğimiz yıl, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy Eiffel Kulesi'ne karşı çadırını kurabileceğini söyledi.
Bir ülke zirvesinde.
Sarkozy, iltifatlar yağdırarak yapmıştı bunu:
Yüzlerdeki samimiyete, memnun ve içten ifadeye bakar mısın:
Bunların sahte gülücükler olmadığı gayet bariz.
Ve bir yıl sonra.
Libya kaka olur.
Libya pis olur.
Öğ öğ olur.
Ve sen, hiçbir şey düşünmediğini iddia edersen, inanmam buna.
Libya petrol zengini olan nadir ülkelerden biri.
Ve bunca yıl bu tarz önemli yere sahip ülkeleri, Kaddafi gibi diktatörler ile yönettiler.
Yeri geldi Saddam çıktı.
Yeri geldi Mübarek.
Hep böyle tıkırında gitti işler.
Taa ki Saddam, petrol vermeyi kesip, kuyuları ateşe verinceye kadar. Taa ki Saddam'dan rant edinilmesi kesilene kadar.
Taa ki Mübarek, İsrail'in yanında olan tutumundan vazgeçip, zayıf İslam dünyasına dönene kadar.
Taa ki Kaddafi, petrolün batıya ülkesinin çıkarıyla akıtılabileceğini söyleyene kadar. Taa ki BM'leri eleştirene kadar.
Taa ki Afrika'ya milyarlarca Euro yardım yapana kadar.
Artık demokrasi işlerine geliyordu.
Türkiye'de de sık sık olduğu gibi.
İstedikleri adamı, kesenin ağzını birazcık açarak ve istatistik oyunları ile getirebiliyorlardı.
Diktatörlük bitmeliydi.
Ve Arap baharı başladı.
Batıya peşkeş çeken Arap ülkeleri bile sallandı.
Ah unutmadan söyleyeyim,
Libya'daki Ulusal Geçiş Konseyi adı verilen, muhalif konseyinin askeri lideri kim biliyor musun?
Abdülhakim Belhac.
Peki bu kimdir?
El Kaideci.
Afganistan'da Sovyetler'de cihat yaptı. Malezya'da yakalanıp CIA'de işkence gördü.
Ve şimdi...
''Devrim Kahramanı''
''Trablus'u alan kişi''
''Batının medar-ı iftiharı''
Hoppala.
E hani birileri El Kaide'ye karşıydı?
Ne oldu?
Anladın sanırım.
El Kaide neymiş?
(Belhac'ın El Kaideci olduğunu ilk önce Şark el Avsat gazetesi yazarı Hossam Salama yazdı. Ardından Asia Times'dan Pepe adında bir yazar. Russia Today, televizyonda açıkladı. Ve en sonunda The Independent, olayı ilk kez keşfedilmiş gibi yazdı. Referans: haber.sol.org.tr)
Birileri ülkelere girmek için zamanında bir şeyler icat etti.
Ve bu icadı bahane ederek güzelim ülkelere tek tek girildi.
Zamanında uygarlık beşiği olan Afganistan en büyük kanıttır buna.
Afganistan üzerinden yazılmış kitaplar var, okuduğunda ağlaman bile olasıdır.
Petrolle beslenen vampirler.
Katiller.
Neyse, mazlum Afrika ülkelerine dönelim biz.
Mesela Sudan.
Bölündü bu sene. Kuzey ve Güney olmak üzere.
Sudan'ın başkenti Hartum'dur. Osmanlılar vermiş o ismi.
Hortum'muş, batılılar Hartum deyince, biz de öyle demeye başlamışız. (Düşün Batı kültürünün egemenliğini. Ayrıca bu bilgi için Sayın Avar'a da teşekkür ediyorum.)
Önceki çatışma, Batı Sudan-Doğu Sudan'dı.
Bölemediler bir türlü.
Aman ne yapacaklardı.
Güney'de iç savaş başlattılar.
Ve başardılar.
Dil aynı.
Din aynı.
Irk aynı.
Kültür aynı.
Ee?
Bölünmek için sebepleri de yok?
Dertleri neydi?
Dert onların değil, batınındı.
Batı, Kızıldeniz'in girişini kontrol edebilen bu noktanın, petrol yatakları olan bu ülkenin önemini fark etmişti.
Çünkü İran, batının kışkırtmasıyla doğan olayların ve kendisine yapılan tehditlerin karşılığı olacağını göstermek için, Süveyş kanalını kullanarak Akdeniz'e gemi sokmuştu.
(http://www.haber7.com/haber/20110228/Iran-Akdenizde-govde-gosterisi-yapti.php)
(http://www.haberturk.com/dunya/haber/602896-iran-savas-gemileri-akdenizde)
Ve petrol tükeniyordu. Sudan iyi bir geyikti sırtlanlar için.
Halk, yine aynı sefil halktı.
Kimse neden bölündüklerini bilmiyordu.
Ama asıl büyük sebep,
Sudan'ın Çin ile olan yakın dostluğuydu.
Çin, Sudan'ın çıkarına olan milyarlarca dolarlık yatırımlar yapacağını açıklamış ve Sudan sevinmişti.
Afrika'nın güçlü olabilecek ülkelerinden biri, atağa kalkmıştı.
Çin, petrolü çıkaracak ve Sudan'a gerekli payı da verecekti.
Sudan, bu paydan çok memnundu. Hak yenmiyordu.
Eyvah dedi, batı.
El attılar hemen ve Çin, hiçbir şey yapamadı.
(Habere tıklayarak ulaşabilirsin)
Ve ülkeler, domino taşı edasıyla tek tek düştü.
Libya çok direndi ama o da düştü.
Ve yakında göreceksin, katılan ülkeler tek tek petrolün % şu kadarı senin, % şu kadarı benim kavgası yapacak.
Suriye'yi düşüremiyorlar çünkü diğer ülkelerdeki gibi, Libya'daki gibi birleşik bir halk yok.
Hepsi farklı şeyden şikayetçi, dolayısıyla onlara silah dağıtamıyorlar. (Fransa, Libya'da uçaklarla muhaliflere silah attığını kabul etmiş mesela: Burdan bakabilirsin.)
Kaldı geriye, İran ve Türkiye gibi, baharın yaşandığı coğrafyanın iki güçlü ülkesi.
İran, çok büyük lokma.Nükleer gücü var. Ve halkı bilinçli bir halk, ne kadar baskılı ve yanlış bir yönetimleri olsa da, eski dönemlerden dolayı kültürlü bir halk var.
Türkiye ise...
Borçlar yüzünden dışa bağımlı.
Erdoğancığımın yaptığı özelleştirmeler sayesinde (yabancılara yapılan özelleştirmeler sayesinde demek istedim, çünkü Türklere yapılan özelleştirmeler çok çok çok çok az) içte de dışa bağımlı.
Yeni Rakı'yı bile batıya peşkeş çekmek için sattı.
İstatistik oyunları ile ülkenin ekonomisini de güzel gösteriyor.
(Babam da o kadar şey satsa, bizim ekonomimiz de güzel gözükürdü)
Ama o para, sıcak para. Uzun vadeli değil.
Ve sen, bunu da yiyiyorsun.
Geçmiş hükümetlerin, özellikle de Özal'ın başlattığı yollar, barajlar vs. büyük şans ki Erdoğan'ın döneminde bitiş aşamasına geldi.
Ve sen yine yedin.
Erdoğan yaptı yahu, adam yapıyor!
Gerçi adam akıllı hiçbir adam yok şu anda. Biraz Sarıgül'ü severim.
Ama o zaman, 1 tane adam olmayanı sokmayacaksın meclise.
Mecliste, 1 kişinin çoğunlukta olmasına izin vermeyeceksin ki ülke krallık olmasın.
Muhalefetin olmadığı demokrasiler çağdaş krallıktır çünkü.
Biz 1970'lerden beri bu devrim baharının içindeyiz.
PKK sayesinde istedikleri her şeyi yapıyorlar.
İsrail'e çekilen sözde reste karşılık, İsrail Dış işleri Bakanı PKK'nın ve Eremenilerin destekleneceğini açıkladı.
Aman çok şaşırdım. Çok tırstım.
Sadece işi resmiyete döktüler, öncesi de vardı bu işin.
(Burdan ve burdan bakabilirsin)
Gelsinler.
Gelecekleri varsa görecekleri var.
Onlara göre Dünya, 7 kıta değil.
Tek bir kıta.
O da Avrupa.
Geriye kalan her yer, geyik sürüsü.
Bir insan hiç mi uslanmaz ya?
Eee atalarımız boşuna ''Yenilen pehlivan, güreşe doymaz'' dememiş.
Ortalama her 100 yılda bir dadanıyorlar topraklarımıza.
Gelsinler!
Gelince rahat edeceklerini sanarak çok yanılıyorlar.
Yahudiler, güneş doğmadan uyanır.
Camları ve perdeleri açarlar, bereketin eve dolacağına inandıkları için.
Sadece bereket için.
Ve aynı olay, İslam'da da var.
%98'i Müslüman olan Türkiye'de Güneş doğmadan uyanmak!
Biz Güneş doğacağı zamana yakın uyuyoruz zaten, ne uyanmasından bahsediyorum?
Ki adamların ibadeti yok, bizim zorunlu ibadetimiz de var.
Adamlar, çölde meyve-sebze yetiştiriyor dışa bağımlı olmamak için.
Allah'ın çölü!
Adam orada bitki yetiştirmekle kalmıyor, kalkmış bir de satıyor!
Ülke'nin dört bir yanı ovalarla, nehirlerle, sulak ve iyi topraklarla kaplı, biz ise tarımda hâlâ dışa bağlıyız.
Konya buğday ambarı. Eğer bakılırsa.
Ama bakılmıyor ve biz buğdayı dışarıdan alıyoruz.
Bor madeninin %75'i bizde.
Bordan kazandığımız para, 300 milyon dolar.
Avrupa'ya hammaddeyi 140 dolara satıyoruz. 667 dolar fazlası ile 817 dolara satın alıyoruz. Yıllık kaybımız 150 milyon dolar oluyor.
Dünya piyasasındaki bor ve ürünlerinin %88'i Türk malı.
Ama gel gör ki, boru işleyen ABD olduğu için biz kazanmıyoruz.
Suçlu kim?
Hükumet.
Özelleştirmedik şey bırakmayan hükumet.
Ve bordan kazanılan para, 2 milyar dolara çıkarılabilirmiş günümüzde.
Bizim hükumetimiz, batının ''Haçlı Seferi'' olarak adlandırdığı NATO operasyonuna katıla dursun.
Onlara peşkeş çeksin.
Sen de uyu.
Çek üzerine pikeni.
Afrika'da her dakika çocuklar ölmeye devam etsin.
Açlıktan annelerine bağırsınlar, ağlasınlar.
Pislikten yüzlerine sinekler konsun.
Susuzluktan, İnek idrarı içsinler.
Açlıktan kaburgaları sayılsın.
Dünya'nın her yerinde kardeş kardeşi vursun.
Çekiç güçlerin egemenliği devam etsin.
Dönen dolaplarına farkına varmayıp, Lunapark'taki dönme dolaplara benzetip sen de gir işin içine.
Kendini düşünme.
Geçmişinden ders alma.
Geleceğini düşünme.
Aptal ol.
Oyunların etkeni ol.
Ama şu çocuğun gözyaşları için yap bari bunu,
Şu çocuğun küçülen midesi için yap,
Vicdanın için yap:
Gururunu, onurunu, sağlığını hiçe sayıp; sırf vücudunun sıvı ihtiyacını karşılamak için bu duruma düşen şu insan için yap:
Sen;
Converse'lere,
Onitsuka'lara,
Adidas'lara,
Nike'lara erişebilirken, o imkanlara sahip olmayan şu insan için yap:
Ve yine sen, tüketim canavarı olurken, bu yanlış tercihi yapmaktan bile yoksun olan şu kardeşin için yap:
Bu minikler, kaderlerinin ne olacağını bilmeden doğdular.
Onlar, kaderlerini kendileri seçmedi. Ama sen, bu kötü kaderi değiştirebilirsin
Yorum Gönder