GuidePedia

0

MESCİD-İ AKSA Yıkılıyor






BU BÖLGENİN ALTI DECCAL İÇİN Mİ HAZIRLANIYOR? 
Kimi medya basın mescidi aksayı yıkmak için hazırlanıyor dedi




0kimi başka bir mabed yapmak için dedi oysa yıllarca saklanan bir gerçeği burda paylaşmak istiyoruz , israilin yıllarca uğraş verdiği islamı yıkma girişimleri başka amaç taşımaktadır oysa isa mesih kılığında kudüsten çıkacak deccal için zemin hazırlıyor oysa deccal şuanda hayatta ve israilde saklanıyor. ve görevini savaşlar yaratarak ABD ortak işbirliğiyle roosvell gizli bölgelerde insan oğlundan uzak gizli emirleri uyguluyorlar
BU BÖLGENİN ALTI DECCAL İÇİN Mİ HAZIRLANIYOR?
Hadislerde Hz. İsa'nın Deccal'i Beytü'l Makdis yakınlarında yok edeceği haber verilmektedir:

.2
Ortaya çıkarılan yeni tüneli fotoğraflarla ve video kayıtlarıyla belgeleyen El-Aksa Kurumu, tünelin Ayn Selvan bölgesinden başladığını, Hıristiyanlara ait bir vakıf arazisinin altından geçerek Mescid-i Aksa’nın güney surlarına doğru yöneldiğini bildirdi.

El-Aksa Kurumu yayınladığı bildiride, yüzlerce metre uzunluğundaki tünelin Mescid-i Aksa’nın güneybatı köşesine ve mescidin içindeki İslam Müzesi’nin altına kadar ulaşacağını öğrendiklerini söyledi.
Tünelin, Mescid-i Aksa’ya yönelik tehditlerin devam ettiğinin apaçık bir delili olduğunu ifade eden El-Aksa Kurumu, kazıların hedefinin Mescid-i Aksa’yı yıkarak yerine Süleyman Tapınağı’nı inşa etmek olduğunu açıkladı.
“Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırı sanki Yahudilere Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın işgalinin 40 yıldönümü hediyesi gibi” diyen El-Aksa Kurumu, İslam ülkelerini ile İslami kurum ve kuruluşları Mescid-i Aksa’nın geleceğini korumak için harekete geçmeye davet etti
Mescid-i Aksa’nın çeşitli yöntemler kullanılarak yıkılmaya çalışılması ve bu doğrultuda yapılan kazı faaliyetleri birçok gazetede yer aldı.





() Yine bu hadislere göre Deccal Beytü'l Makdis yakınlarında bulunacaktır. Beytü'l Makdis şu anki Mescid-i Aksa'nın da içinde olduğu Harem-i Şerif'in bulunduğu kutsal alana verilen addır. Bu da Deccal'in faaliyet merkezinin Mescid-i Aksa ve çevresinde olacağına işaret etmektedir.
Bir başka hadise göre Deccal “kayalık bir mevkiden” çıkacaktır. 3
Nitekim Kudüs'teki Harem-i Şerif bölgesinin altı kayalık bir yapıdadır. Peygamberimiz (sav)'in üzerine basarak miraca yükseldiği sonradan üzerine Kubbet-üs Sahra'nın inşa edildiği kutsal kaya Hacer-i Muallak da burada bulunmaktadır. Hadiste bildirilen kayalık bölgenin Kubbet-üs Sahra ve Mescid-i Aksa'nın bulunduğu Harem-i Şerif olması ve Deccal'in burada saklanıyor olması muhtemeldir.
Arazinin kayalık olması Mescid-i Aksa'nın altında istenilen şekilde alanlar oluşturulmasını sağlamaktadır. Bilindiği gibi Mescid-i Aksa'nın altında 1990'ların ortasından itibaren sürekli kazı çalışmaları yapılmaktadır. Mescid-i Aksa'nın bulunduğu alan Yahudilerin de geçmişte Hz. Süleyman'ın mabedinin bulunduğunu öne sürdükleri yerdir. Yahudilerin inancına göre Hz. Süleyman'ın mabedi kıyametten önce Mesih geldiğinde yeniden inşa edilecektir. Deccal'in bazı Yahudilerin inançlarını suistimal edip Hz. Süleyman'ın mabedini yeniden inşa edeceğini söyleyerek burada gizli bir mabed kurmuş olması kuvvetle muhtemeldir. Ancak bu geçici bir durumdur.
Asıl hedefiyse Mescid-i Aksa'yı yıkıp sonra da sözde kendi İlahlığını (Allah'ı tenzih ederiz) ilan etmektir. ()
Kaynaklar
1. Sahih-i Müslim c. 4/2251-2255; İmam Şarani Ölüm Kıyamet Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri Bedir Yayınevi sf. 491
2. Sahih-i Müslim; Büyük Fitne Mesih-i Deccal Saim Güngör
Pamuk Yayınları İstanbul s. 104
3. Sünen-i İbni Mace; İmam Şarani Ölüm Kıyamet Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri Bedir Yayınevi sf. 493-494

yıl 1995 ---- Resülullah(s.a.v)'ın işaret buyurduğu ve Müslümanlar'ın Kabe'den önceki ilk kıblesi Mescid-i Aksa, 1967'den bu yana İsrail'in yani Yahudiler'in işgalinde. Hahamlar inançlarından, İsrailli yetkililer de bir fanatik tarafından saldırı olur endişelerinden dolayı Mescid-i Aksa'ya girmeyi Yahudiler'e yasak etmişler.

Mescid-i Aksa'nın 8 ayrı dış giriş kapısında Yahudi polisler ve Filistinli görevliler ortak görev yapıyor. İçeride ise güvenliği sadece 200 kadar Filistinli güvenlik görevlisi sağlıyor. Ellerinde sadece telsiz bulunan ve silahları olmayan görevliler, kapı girişlerinde Müslüman olduğunuzdan emin olmak için bazen, Kur'an'dan bir kısa süre okutturuyorlar. .

MESCİD-İ AKSA ÇÖKERTILMEK iSTENIYOR

Ne var ki, Yahudiler'in Mescid-i Aksa'ya giremiyor olması, Mescid-i Aksa'nın güvenlikte olduğu anlamına gelmiyor. Yahudiler, Müslümanlar için mukaddes olan bu mekanın altını kazı çalışmaları adı altında oyarak, bir şekilde çökertmeye ve kendilerince eskiden orada mevcut olan havralarını yeniden inşa etmeye çalışıyorlar. Bunun için plan ve projeler bile hazırlamışlar.

Yahudiler'in bu konudaki çalışmalarını, Mescid-i Aksa'nın mihrap yönündeki penceresinden aşağı bakınCa r.aha tlıkla görebiliyorsunuz. 1517'de Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra, Kanuni Sultan Süleyman tarafından ördürülen surlarla, Yahudiler tarafından kutsal sayılan Ağlama Duvarı (Kotel) ve Mescid-i Aksa'nın kıbleye bakan köşelerinin kesiştikleri bu bölgede, çok sayıda buldozer ve hafriyat araçları çalışıyor. Bu kısım tam bir kazı alanına dönüştürülmüş.

Mescid-i Aksa'dan içeri fotoğraf makinası sokmak yasak olduğu halde, beraberimizde kontrol noktalarından geçirmeyi başardığımız fotoğraf makinasıyla bu kazı alanının görüntülerini çekmeye çalışırken, çok sayıda İsrail askerinin başlarında "beyaz gömlekli bir arkeologla" beraber Mescid-i Aksa'ya doğru ilerlediklerini gördük. İsrailli askerler başlarındaki 'beyaz gömlekli" ile beraber bir kapıdan Mescid-i Aksa'nın altına giriverdiler. Bir yandan hadiseyi yasak bir şekilde.. soktuğumuz makinalarla görüntüle'menin heyacanıni duyarken, diğer yandan İsrailli askerlerin Aksa'nın tam altına inmelerinin dehşetini ve şaşkınlığını yaşıyorduk.

ÇALIŞMALAR GIZLI YÜRÜTÜLÜYOR



Aksa'nın içinde namazlarını kılan Müslümanlar'ın bizlere söyledikleri "Bunlar bir gün bizi Aksa ile birlikte göçürecekler" sözleriyle, neyi kastetiklerini şimdi anlıyorduk. İsrailli, askerlerin Mescid-i Aksa'nın altına girişlerini gördükten sonra, onlarla aynı endişeleri paylaşmamak tabii ki elde değil. Mescid'den ayrıldıktan sonra, kazı çalışmalarının yapıldığı mahale inip, bilgi almak istiyoruz. Ancak, Müslüman olduğumuzu anlayınca, yaklaşmamıziı bile izin verilmiyor. Filistinli Müslümanlar da bu mahale giremedikleri için onlar da kazının hangi boyuta ulaştığı ve Mescid-i Aksa'nın altının ne kadarlık kısmının oyulduğunu" . bilmiyorlar.





Yahudiler, Mescid-i Aksa'nın altında Hz. Süleyman (a.s)'ın kabrinin ve yaptırdığı ilk mabedin kalıntıları olduğuna, Peygamber Efendimiz Ca.s)'in Mi"rac'a yükseldiği kayanın yer aldığı Kubbetü's Sahra'da da başka bir mabedlerinin bulunduğuna inanıyorlar. Bu sebeple içeri giremedikleri Mescid-i Aksa ve Kubbetü's Sahra'nın bulunduğu bu alanda, Romalılar zamanında yıKıldığını iddia ettikleri mabedlerini yeniden inşa etm,ek istiyorlar. Zaten, Yahudiler'in 'KoteJ' dedikleri ve önünde ibadet ettikleri "Ağlama Duvarı", Mescid-i Aksa'nın paralelindeki dış cephe avlu duvarlarından ibaret. Bu duvarın Hz. Süleyman (a.s) tarafından inşa edilen "havra"nın yıkılmasını önlemek için ataları tarafından destek olarak inşa edildiğini iddia ediyorlar. Yer altında da IS metre derinliği olduğuna inandıkları duvarın, her taşı Mescid-i Aksa' dan yana birer santim eğimli durumda. Bu duvarı kutsal mabedlerinin parçası olarak gördüklerinden, eski mescidlerinde ibadet eder gibi önünde durup ağlıyorlar.



Mescid-i Aksa'nın çevresinde yıllardır sürdürdükleri kazılarla, kendilerine aİt eski mabedin kalıntılarına ulaştıklarını belirterek, kendilerince Hz. Süleyman Mabedi'nin krokisini bile çıkartmışlar. Krokiye göre, gerek Mescid-i Aksa'nın gerekse Kubbetü's Sahra'nın yıkılması gerekiyor. Mescid-i 'Aksa'nın altında yürütülen kazılarla da, eski mabed hakkında daha fazla bilgi ve delil toplamak, Mescid-i Aksa'nın altını oyarak küçük bir sarsıntıyla çökmesini sağlamak gayesini güdüyorlar.

Bunun sebebi, Yahudiler'in direkt olarak Mescid-i Aksa'yı yıkmaya cesaret edememeleri. Selahaddin-i Eyyubi (r.a.) tarafından II 87'de Mescid-i Aksa'ya konan muhteşem minber, 1967 yılında çıkardıkları yangınla yok eden Yahudiler, İslam ülkelerinden beklenmedik bir tepki görmüşlerdi. Hatta, "minber yakma" hadisesi, bugün İKT olarak bilinen İslam Konferansı Teşkilatı'nın temellerinin de atılmasına vesile olmuştu. İslam ülkeleri ilk defa 22-25 Eylül 1969'da Fas'ın Rabat şehrinde 'bir araya gelerek "minber yakma" hadisesini görüşmüş, İsrail toplu olarak kınanırken, İslam Konferansı Teşkilatı'nın da kurulması kararlaştırılmıştı.

ISLAM ÜLKELERiNiN TEPKİSİNDEN KORKUYORLAR

İsrail, Mescid-i Aksa'ya karşı direkt bir saldırıda bulundukları takdirde, üzerlerine gelecek baskıyı göğüsleyememekten korkuyor. İslam ülkelerinin topyekün bir cephe,almasından, bölgede varlığının büsbütün tehdit altına girmesinden çekiniyorlar. Bunun dışında bölgede şimdilik barış isteyen İsrail'in, Filistinliler'in göstereceği tepkiyi göğüslemt!si de oldukça zor. İsrail, şu an bile cumalar da dahil olmak üzere Mescid-i Aksa ve İbrahim Camii gibi önemli ve mukaddes camiiere, belde dışından Müslümanlar'ın gelmesine izin vermiyor. Mescid-i Aksa'ya açıktan bir saldırı düzenleyemeyen İsrail, tarihi kazı yapıyor gibi göstererek, kendiliğinden çökecek bir hale gelmesi için uğraşıyor. Böylece, ülke olarak kendisini geri çekecek ve üzerine bir sorumluluk almadan hedefine ulaşmış olacak.

HıRISTIYANLAR'A DA BASKıLAR SÜRÜYOR

İsrail'in Müslümanlar'a baskısı sadece Kudüs şehrinden ibaret değil tabii. Ülke genelinde, İbrahim Camii, Hz. Davud Camii, Hz. Samuel Camii gibi kendilerince de kabul edilen peygamberlere ait makamların ve kabirlerin bulunduğu bütün camiiere el koymuş Yahudiler. Özellikle, 1967 işgali sonrasında buraları havralaştırarak Müslümanlar'a kapatmış. Ya da Hz.

Samuel Camii'nde olduğu gibi kazı bahanesiyle ibadete kapatıp havraya çevirmiş. Bunların dışında gerek Yafa'da, gerek Hayfa ve Taberiye'de Müslümanlar'a ait camiIerin kapılarına kilit vurulduğunu, bakımsızlıktan çökecek hale geldiklerini görmek mümkün.

İsrail içerisinde Müslümanlar gibi, Hıristiyanlar'ca da kutsal sayılan mekanlar var. Hz. İsa'nın çarmıhla gezdirildiğine inanılan, Via Dolorosa yani "çile sokağı" ve yine Hz. İsa'nın Hz. Mer

yem tarafından dünyaya getirildiği yer. olduğuna inanılan Beyt-i Lehm şehrindeki kilise gibi. Yahudiler, Müslüman lar'a uyguladıkları baskıları Beyt-i Lehm'deki Hıristiyanlar için de uyguluyodarmış meğerse. 1956'da Türki. ye'den Kudüs'e giden ve bugün de Beyt~i Lehm'in metropoliti olan Bolulu Agop. Sarkisoğlu, bize Yahudiler'i şikayet ederek onlardan "el aman" diyecek duruma geldiklerini söylüyor. Hıristiyanlar'ın kiliselerine gitmelerini Yahudiler'in engellediğini ifade eden Agop Sarkisoğlu, Kudüs'ün değişik mahallelerinde bulunan dindaşlarının da kendi aralarında ailevi görüşmelerinin dahi İsrail'in ilginç uygulamalarıyla inkitaya uğradığını kaydediyor

Yorum Gönder

 
Top